31 Aralık 2007 Pazartesi

happy new year

bu yıl başı değişik bir şey yapın
çam kesmeyin mesela
bir çam dikin
dünyanın o kadar ihtiyacı varki buna...
yada plastik çam ağacı süsleyin...

mutlu seneler

30 Aralık 2007 Pazar

yıl dönümü...

30 aralık 1911
galatasaray 7 kişiyle 7-0 yendi fenerbahçeyi
onlar 6 kasımı unutturmazsa
sizde 30 aralığı unutturmayın
dünya futbol tarihin en büyük hezimetini
unutma
unutturma

25 Aralık 2007 Salı

eski yılın dökümü (haziran 2007)

karadeniz zekası...

hafife almayın karadeniz zekasını,
hafife aldığınıza pişman edebilir sizi; nede olsa diyojen le aynı dereden su içmişliğimiz var

iki hikaye anlatacam;
diyojen bir gün tek kişinin geçebileceği dar bi sokakta yürüyormuş (diyojen büyük iskenderin hocası sinopta bir küpün içinde yaşaması ve b.iskenderin hint seferine giderken sinopa uğrayıp "hocam ben hinte sefere gidiyorum izniniz varmıdır" diye sorduğunda "gölge etme başka ihsan istemez" sözüyle ünlüdür:)karşıdan bir adam gelmiş zengin ve kibirli bir eda ile " çekil önümden zira aşşağılık sefil bir serseriye geçiş hakkı vermem ben" demiş diyojen çekilmiş yol vermiş tam adam geçerken "ben veririm" demiş...:)

ikinci hikaye benim tanık olduğum bir hikaye;
uzun boylu bir sivaslı, kısa boylu bir sinopluya " seni bu boyla polis akademisine polis köpeği olarak bile almazlar" dedi sinoplu cevap verdi " seni kesin alırlar"

eski yılın dökümü ( haziran 2007)

tutuşan tenime zülüflerini sür...


beni bilenler bilir her tür müziği dinlerim ama sezen aksu başkadır. paramparça olan hayatımı kurtarmak için gelen ambulansın melodik siren sesidir o, insanın yüreğini kulağından girip fetheden akıncı birliğinin ulubatlısıdır o, iki yürek arasında köprü kuran yüksek mühendistir o, ne zaman bir aşka doğru yol alsam yanımda arkadaşımdır o, gönül kırıklıklarımı, hüzünlerimi,efkarlarımı ,dertlerimi alıp götüren bir rüzgardır o.
...
tüm sezen aksu şarkılarında başka bir dünyaya giden yol vardır,70'lerde 16 yaşında asılan bir gencin gazetedeki fotoğrafındaki son bakışına takılıp yazmıştır "son bakış" şarkısını yada şimdilerde olduğu gibi şehitler için gencecik canlar için yazdığı da olmuştur, yada yunus emre'nin bir şiirini alıp ilahi söylediğide olur, zıpır şarkılar şakıdığıda. kah karadenizde yaşlı bir kadınla düet yapar kına ağıtı yakar, kah ünzile ile doğunun bam teline basar...

ve ben bazen hiç tarzım olmayan bir şarkıcının yeni şarkısını duyduğumda beni çeken bi taraflarını bulurum ve o şarkı dilime takılır sonra öğrenirim ki o şarkıyı sezen yazmış :) buna "çakkıdı" da dahil... son dönemde yeni çıkan albümlerin çoğunda sezenin şarkıları var

burak kut'un "komple"si
emel müftüoğlu'nun "eğlenilecek kızlar var" şarkısı
hande yener'in "kibir"i, çok sevdim o şarkıyı, sezen yazmış sonradan öğrendim, aynı albümde "yalan olmasın" da sezenin
sibel can'ın yeni albümünde iki şarkısı var "aykırı çiçek" "benim yerimede sev"
özcan denizin albümünde "hediye" sezenin
tarkanın sezen destekli albümüde temmuzda çıkacak.
bir hafta sonra çıkacak bengünün albümünde de şarkısı var,
yavuz bingölün albümünde de...

sezen aksuya ait şarkıyı nerde görsem tanırım demeyeceğim ama galiba aşk gibi bir büyü var onunla aramızda, onun şarkılarını hissediyorum...

eski yılın dökümü ( haziran 2007)

alp niye hiç konuşmuyorsun?

bu soruyu kimse,benim kadar çok duymamıştır.
ve bu soruya kimse benim kadar çok cevap aramamıştır.

güzel bir bayan sorduğunda:
-bülbül öterken eşek bile susarmış :)
bir erkek sorduğunda:
-eşek anırırken bülbül ötmezmiş
gerçekci olduğumda:
-ben böyleyim, sen az konuştuğunda nasıl rahatsız olursan aynı rahatsızlık çok konuştuğumda bende oluyor.
megoloman olduğumda:
-ben mi az konuşuyorum? sizin boş konuştuğunuz cümleleri çıkarsak sohbetlerinizden en gevezeniz ben olurum beee...
komik olduğumda:
-zamanında çok konuştum ben, bi faydasını görmeyince bıraktım
halet-i ruhiyem felsefi koktuğunda:
-ifade edebiliyor olmanın kumbarasıdır suskunluk; çok şey anlatır anlayana... bana diyorlar ki hiç konuşmuyorsun. adım hiç yazılmadı bir sınıf başkanı tarafından konuştuğu için dövülecekler listesi adı altında karatahtaya.ben hiç konuşmazdım. çünkü bir kere dayak yemiştim konuştum diye. ah şu benim garip memleketim konuşmanın suç olduğu tek yer dünya üzerinde, nasıl konuşayım da...

birde anlatıyormuşum ama yüzeysel anlatıyormuşum derinlere inmiyormuşum,içindeymişim yeşilmişim sazmışım. Buz dağı gibiyim soğuk, derinlerde sakladıklarımı açığa vuramam. Herkez görmesin isterim. Görmek isteyen yüzeydeki ipuçlarından faydalanıp derinlere dalış yapar, kendi keşfeder. Bu benim şair olma heveslerimin ruhumdaki yansıması olabilir. Düz anlatma özürlümüyüm ne?

alp niye hiç konuşmuyorsun?
bu soruyu bana hiç sormayan insanlar var biliyormusunuz hatta bunun aksine alp bi sus artık yaaa sitem ettikleri bile oluyor o soruyu soranlardn daha çok. şimdi asıl soru şu: bana konuşmuyorsun diye soranlarla sus artık diyenlerin arasındaki fark ne?
acaba yemek seçer gibi konuşmak için adam mı seçiyorum? kimbilir belki ortamın huzuru etkilidir konuşmamda? beni gerçekten dinlediğine inandıklarıma konuşuyorumdur belki? dinlenmediğimi hissedince kapanıyorum belki? neyse ne? uzattım yine :)

işte ben buyum
(beni şöyle tanımlamıştı bir arkadaş: "uzun bir sessizlik":)

20 Aralık 2007 Perşembe

k.ıraka hava harekatı...

14 ekim 2007 de

bir türk dünyaya bedeldir
15 türk için
bu dünyayı başınıza yıkarız
demiştim

yıkarız
yakarız böyle işte...

14 Aralık 2007 Cuma

abooooooo!

herşey var bir şey yok
eksiğim
tamamlasana.
öyle bir bütün etki,
bir daha bozulmayalım
herşey var bir şey yok diyorum
anlasana...

eve götürsem seni sosis pişirirmisin annemle
çoook tatlısın...

sende ben imkansızlığı seviyorum
ama asla ümitsizliği değil...

sürpriz yaptım kötümü oldu?

eski yılın dökümü (mayıs 2007)

hayal tamircisi


bir filmi seğretmeden önce
kitabını okursanız,
film hoşunuza gitmeyebilir
ben "ölü ozanlar derneği" filmini seğretmeden önce
kitapta öyle bir karizma hayal ettim ki
idealist öğretmen olarak
robbin williams gibi mülayim tipli biri çıkınca karşıma
sukut-u hayale uğradım.
...
bazen senelerce hayalini kurduğunuz şeyi
elde edince,
görürsünüz ki, o öyle bişey değilmiş
siz hayalinizde büyütmüşsünüz sadece;
yani bazen bazı şeyler hayallerimizde kalsa daha iyi olur
aşk da veya aşkınızı içinde barındıran kişiyide
elde ettiğinizde
büyüttüğünüz şeyin,küçük olduğunu farkettiğinizde
bir boşlukta asılı kalırsınız;
hani silvester twety'yi kovalar bir gökdedelenin çatısında
çatının köşesinden boşluğa çıkarlar
ama düz yolmuş gibi kovalamaya devam eder
ne zaman boşlukta olduğunu farkeder
o an düşmeye başlar
hah tam da öyle bişey işte...

eski yılın dökümü( mayıs 2007)

bol limonlu tantuni...

sen şu içindekileri
avazın çıktığı kadar bağırabilseydin;
yada
ben bir parmak şıklatarak
aşkı çağırabilseydim.
...
insanlardan uzak duruyorum ;
çünkü
sonunda gidiyorlar hep.
ve giderken herkes
bir parçamı da yanında götürüyor...
insan biriktirir,
insan saklar,
insan hatırlar,
bu benimkisi eksilerek yaşamak

eski yılın dökümü (mayıs 2007)

yaşanmışlıkların üzerine düşen şarkılar...


one two three foro :)
sen imkansızsın
sensizlik imkansız
aaaaşk imkansız.

şimdi polifonik melodiyle
sen pimkansızsın
sensizlik pimkansız
aaaaşk pimkansız.

gerçek melodiyle
sen gimkansızsın
sensizlik gimkansız
aaaaşk gimkansız.

12 Aralık 2007 Çarşamba

nisan 2007 yazılarımdan eski yılın dökümü...


aşk kız kulesi üzerinde uçan
bir martı,
gagasında istanbul...

diye yazmıştım
vakti zamanın birinde
ama görülüyorki;
aşk galata kulesi üzerinde uçan
bir kuş sürüsüymüş

eski yılın dökümü...

nisan ayında yazdığım bir yazı yeni yıla kadar eski yazılarımdan seçmeler getirecem önünüze

efendinizm felsefesi(nisan2007)

"ben sizin efendinizim" demek değil
adam olmaya dair ilk adım olan efendilik üzerine bir ideoloji
kurucusu demek doğru değil ama isim hakkı bana aittir...

efendilik deyince de bildik kalıpların dışında bir tarifi var benim beynimde
ben küçükken eve misafir geldiğinde zorla ellerini öptürürlerdi bize
sonra misafir sorardı "adın ne bakim senin" ben başımı eğer hiç cevap vermezdim benim yerime annem söylerdi adımı misafir bunun üzerine yanağımdan bir makas alır
" ay ne efendi çocuk" derdi
ne efendisi yaa ne efendisi bildiğin adını söyleyemeyen enbesil
dedik ya 80'lerin çocuklarıyız diye
efendilik : nerede ne yapman , nasıl davranman gerektiğini bilmektir.

adam olmak çok ayrı bir kavram

efendinizm bir gemi ve bu geminin kaptanı benim;
ve bu geminin kuralları var
1)sana kötülük edene iyilik edeceksin
2)senden esirgeyene cömertlik edeceksin
3)senden bağını koparan biriyle yeniden bağ kuracaksın
4)yalan söylemeyeceksin gerçekleri saptırmayacaksın
5)kimsenin hakkını yemeyeceksin (torpil yaptırmayacaksın,araya adam sokup başkasının sırasını çalmayacaksın,rüşvet vermeyeceksin)
6)kalp kırmayacaksın
7)haksızlığa her platformda karşı çıkacaksın
8)dilini kalbine indireceksin , dilin ayrı telden yüreğin ayrı telden çalmayacak
9)efendinizm gemisine aşksız girilmez

psi psi kopatım...

zehra nur, komşumun 2,5 yaşındaki, herşeye dili dönen, herşeye aklı eren psikopat kızı...dünyadaki her şey onun, o her şeyi yapabilir, ve hepimizin kafasını kırar...

bir gün yemeği üzerine döktü (yaşıtlarına hala annesi yedirirken yemeği o kendi yiyor)bizde güldük "gülmeyiiiin kafanızı kırarım sizin" dedi

bir gün de kafasını sıktım ellerimle ( ben sevgimi böyle garip şekillerde gösteririm de) "heeeey o beniiiim " diye dişlerini sıktı

bir günde köprü dizisinde vali faruk yazıcıoğlu "gidemediğin yer senin değildir" dedi zehra tv ye döndü "benimdir" dedi

bir gece baktım sessiz sakin oturuyor
"kız zilli bugün psikopatlığın üzerinde değil dedim"
"git...giiiit...giiiiiiitt"
ya sen nasıl bi yaratıksın ya bu yaşta psikopatlığın ne olduğunuda biliyor beni kendi evimden kovuyor :)

bir günde çok güldürdü bizi
"baba benim doğum günüm ne zaman"
" ağustosun onu"
"agustonun donumu?"

sen çok yaşa zehra nur ve allah sabır versin seni alan adama :)

10 Aralık 2007 Pazartesi

sezenden bi şarkı...

aç kalbini
ben geldim sıkı sıkı tut bırakma,
zar zor yıktım duvarlarımı
kıymetini bil uzatma.
bak yaldızlarımı döktüm
açtım kapılarımı gir içeri
gör parklarımı bahçelerimi
ben büyük harflerden ürktüm

ben anlamam toptan tüfekten
ben anlamamtaştan yürekten
anlamam akıntıya kürekten
bunları boş ver ne haber aşktan...

9 Aralık 2007 Pazar

galatasaray fenerbahçeyi 11 fark atarak yendi


08 aralık 2007
ayhan şahenk spor salonu
galatasaray 88 fenerbahçe 77

övünebildiği tek şey galatasarayı yenmek olan bir takımın dayanılmaz küçüklüğü...


şimdi fenerbahçe kazandı ama ne kazandı bilen varmı? yoook...
galatasaray dört önemli orta saha adamından yoksun çıktı maça (lincoln,linderot,hasan, ayhan) ve yaş ortalaması 23 olan bi takımla çıktı cesur futbol oynadı kaybetti ne gam bence bu doğal sonuçtu bu kötü tabloya bide hakemlerin yalnış kararları eklenmeseydi bu durumda bile maç berabere bitebilirdi nonda düşürüldü penaltı verilmedi, devid ofsayttan gol attı verildi semih kasti tekme attı kart çıkmadı sonra song semihin cezasını kendi kesti niye kırmızı çıkmadı diye ağlanıldı...
dün gece galatasarayım fener yine yenildi olsun ben galatasaraylı ruhunu sahada gördüm ya o yeter yenildik daha çok maç var biz galatasaraylı olmanın tadını çıkarıyoruz... neden mi çünkü eğer fenerbahçe ali samiyene aurelio,alex,gökhan,devid dörtlüsünden yoksun gelecek olsaydı bizim gibi cesur futbol oynamaz futbolu çirkinleştirir en kötü bi beraberlik alır giderdi işte galatasaraylı olmakla fenerli olmak arasındaki fark bu...
daha önce yaşadık çünküfutbol tarihinin en iyi takımı galatasaraydı sene 1999 hani şu kadıköyde feneri son yendiğimiz maç. ve fener kendi tarihinin en kötü kadrosuyla ali samiyene gelmiştibiz dalga geçiyorduk fenerli arkadaşlarla, sizin kaleyi kaldıralım pota koyalım isterseniz adil olsun, yoksa sekiz dokuz on atarız vallaha ama ondan sonra bırakırız ayıp yaaa atılmaz 10 dan fazla gol... maç ne oldu 80. dakika 0-0 tek kale maç yapmak sözü hiç o kadar mana kazanmamıştı futbolda fenerbahçe tek bir korner atamamıştı,bir tek pozisyon bulamamıştı, topla ceza shamıza bir tek fenerli girememişti hatta kaleye topla yaklaşan en yakın futbolcu 35 metreden cılız bir şut atan boliç olmuştuama ne hikmetse fener kalesini topa bombardıma tutan tarihin en iyi futbol takımı gol atamıyordu top bir türlü kaleye girmiyordu kahvedeki fenerlilerin elleri başlarının arasında ekrana bakamıyorlar artık dua edenler yalvaranlar "lan dayanın oğlum 10 dakika kaldı diyorlar neye dua ediyorlar biliyormusunuz maç 0-0 bitsin diye... 81. dakika 35 metreden ilk kez kazandıkları bir serbest vuruşu johnson kullandı o ana kadar top görmeyen tafarel biraz heyecan olsun diye olacak biraz öne çıktı johnson vurdu baraja çarpıp yön değiştiren top gol oldu... fener pozisyon bulamadan korner atamadan maçı kazandı ve fenerliler bu galibiyeti sabaha kadar konvoylarla kutladılar 1 ay sonra biz uefa kupasını aldığımızda onlar kadar sevinç gösterisi yapamadık... bu da bizim büyüklüğümüzü gösteriyor...
diyorlar ki; sekiz yaşındaki galatasaraylılar kadıköyde fener galibiyeti göremedi, doğru ama 12 yaşından büyük galatasaraylılar aynı stada bayrak dikip o rada kupa kaldırdığımızı gördüler stadın etrafını yıkıp yeni tribünler yaptılar ama sahanın tam ortasına diktiğimiz bayrağın açtığı çukur hala duruyor...

yinede tebrikler fenere bizi yine yendiler :)

1 Aralık 2007 Cumartesi

en iyisi şiir...

bir eksiği vardı aşkımızın
bir filminde ata binmeyip
bir kaç figüran dövmemesi gibi
cüneyt arkının...

s.akın

bilerek mi yanına almadın
giderken,
başının yastıkta bıraktığı çukuru

s.akın

ne kadar uzaklaşsan denizden
o denli artar
hem bir kentin giriş tabelasına yazılan
hemde içki masamda ki susuz rakım
denizi sever en çok ben deniz
ve geriye gemilerin ardından bir anlık bıraktığı gibi kalır
gözden iz...

bazen ne dediğimizi kendimiz de bilmiyoruz...

kendini bilge sanan insanlar, yönetmek vakti geldiğinde karasız, itaat vakti geldiğinde asi olurlar. emir vermeyi ayıp, emir almayı şerefsizlik sayarlar...

paulo coelho

türkçeyi katlettiğimiz yetmedi ingilizceye başaladık

beyaz show'da safiye soyman anlatıyor ingilizcesini onun telaffuz ettiği gibi yazıyorum "ayyy şekerim amerikadan geldik buraya neler yaşadık neler.... ayol ben garson kıza ay em çikın dedim bana tuhaf tuhaf baktı...neyse bi şekilde anladı sonunda ( sol göğsünü tutarak) bana göğüs getirmiş kadın (ayağının üst kısmını göstererek) ay em but dedim yine anlamadı"

ya sayın "sinyor" terime ne demeli norveç basınına ingilizce basın toplantısı yapıyor
aradan yakaladığım bir bölüm şöyle;
" I DONT WANT TO SEE BACK, I WANT TO SEE THE FRONT ( dudaklarını bükerek)this is the fıtbıl" fıtbıl ne yaaahu