25 Ocak 2008 Cuma

kediler vadisi PUSU...


-HİLMİ sen mi osurdun
- yok abi kedi var galiba
- vallaha kedi var bas bas bas hadi
-EMİN ABİ ÇEVİR ÇEVİR AKIYO HAYVAN...

kopya...


genelde her derste kendime güvenirdim ve kopya çekmezdim, gün oldu ezber gerektiren bir derste güvenemedim ve kopya hazırladım ama öyle bişey olduki kopya kağıdına yazdığım herşeyi yazılıda hatırladım.kopya kağıdına bakmadan hepsini yazdım ve ondan sonra her yazılıya kopya hazırladım ama hiç bakmadımfil hafızası varya bende:)

bu hikayenin sonunda kopya kağıdına bakmadığım halde yakalandığımı sandınız di mi? yok onu üniversitede bi arkadaşım yaşadı kopyayı eline yazmış sınavda yakalanmamış ama sınav çıkışı hocayla konuşurken elindeki yazıları farkedince hoca, yakayı ele verdi. hiç bakmadım desede inandırıcı olamadı...

velhasıl kopya hazırlamak iyi bir şeydir, ama çekmek kötüdür :)

24 Ocak 2008 Perşembe

güzel insana...

TRT genel müdürüyken TV de ilk canlı futbol maçını yayınlamak için, koca kamerayı sırtıma alıp bir kat aşağı indirmiştim. o kadar çalıştık didindik ahhhhh bide cim bom'um fenere yenilmeseydi... diyordu ismail cem...
geçen sene kaybettik 57. hükümetin dış işleri bakanı olarak tanıdık onu. "kıbrısı önümüze getirirseniz AB ye girmeyiz diye yumruğu vurmuştu masaya.yunanistanla savaşın eşiğine gelen ilişkileri düzeltmişti okul arkadaşı yunan dışişleri bakanı yorgo ile... DSP den ayrılıp yeni türkiye partisini kurduğunda bu ülke için ümitlenmiştim ama kemal derviş'im son anda kazık atınca o da hayal olmuştu...vasiyetide şöyleydi " ben elimden geleni yaptım bu dünyayı güzelleştirmek için gidiyorum şimdi,benim bıraktığım yerden siz devam edin gençler"
aslında böyle olmalı herkes; güzelleştirmek için bu dünyayı önce ülkemiz için güzel bişeyler yapmalı. dünya görüşümüz ne olursa olsun inancımız ne olursa olsun ırkımız ne olursa olsun bu ülke için güzel bişeyler yapmalı...vatanını milletini sevdin herkes bunu yaparken başka milletleden nefret etme anlamı çıkmasın çıkarmasın kimse...
bu ülke için güzel bişeyler yap, solcu ol
bu ülke için güzel bişeyler yap, sağcı ol
bu ülke için güzel bişeyler yap, dinci ol
bu ülke için güzel bişeyler yap, alevi ol sunni ol
bu ülke için güzel bişeyler yap, türk ol kürt ol
bu ülke için güzel bişeyler yap da, ne olursan ol

ne olursan ol bu vatan için güzel bişeyler yap,güzel şeyler düşün,
ne olursak olalım birlik olalım

ne olursan ol gel...

17 Ocak 2008 Perşembe

kedi...


ben özlemedim ki seni
kedi özledi,
seni özledim diye
kedi söyledi.
öpüp okşardın her gece
nasıl özlemesin seni,
seninle olurdu mutlu
sen özlemedin mi onu.

ben özlemedim ki seni
kedi özledi...

16 Ocak 2008 Çarşamba

roberto carlos gol oldu...

belediye maçı...

ahhhhh

gol oldum:)

ölü fotoğraflar...

bazı ölülerin fotoğraflarına bakamıyorum, müthiş rahatsız oluyorum, gözlerimi kaçırıyorum... sanki gözlerinde ok ok bişeyler çıkıp ciğerime saplanıyor, sanki gözleri arkada kalmış gibi, sanki bana bir şeyler anlatmak istiyorlar gibi...

bazı ölülerin bakışları rahatsız ediyor ama bazıları normal geliyor...
sizede oluyormu?

15 Ocak 2008 Salı

yalan...

100 kişiye sorduk en nefret ettiğiniz şey nedir diye, 86 sı "yalan" dedi... yalaaaaan...

o 86 kişiye siz ne sıklıkla yalan söylüyorsunuz diye sorun bir de; daha öncede söylemiştim galiba biz bize yalan söylenilmesinden nefret ediyoruz, yoksa bayılırız yalan söylemeye...

7 Ocak 2008 Pazartesi

efendinizm felsefesi 4

"futbol fena halde hayata benzer" diyordu rahmetli savaş dinçel "dar alanda kısa paslaşmalar filminde...
küçüktüm, ve mahalle takımının önemli bir maçı vardı, o sahaya çıktığımızda diğer mahallenin çocuklarını düşman olarak görüyordu çoğumuz belki birazda ben de... ve tabiiiki muhtemelen onlarda bizi öyle görüyordu...
maçın sonlarına doğru ben bir pozisyonda kaleye şut attım, o zamanlar bizim kale direklerimiz yoktu onların yerine iki taş koyardık üst direğide kalecinin boyuna göre göz kararı ayarlardık. attığım şut taşın soltarafından geçti gitti yani aut du, ama benim takım arkadaşlarım gol diye haykırarak bana doğru koştular rakip takımda daha yüksek sesle haykırarak gol değil diye koşturdular benim olduğum yerde bir birlerine girdiler herkes bişeyler söylüyor ama kimse kimseyi dinlemiyordu. (bu gibi durumlarda genelde en çok bağıran ve inat edenin dediği oluyordu)
futbol fena halde hayata benzer demiştim ya;ben o kargaşanın içinden bir kaç adım geri çekildim; hayattada böyle yaparım içinden çıkamıyorsam bir işin biraz geri çekilir dışardan bakarım hem bakış açım değişir hem olayı bütünüyle görebilirim... bende o çemberin dışına çıktım ve düşünmeye başladım, üç yolum vardı acil karar vermem gereken...
1) ya arkadaşlarımla beraber gol diye bağıracaktım, inanmadığım bir davayı sırf aynı takımda olduğumuz için savunacaktım
2) ya doğruları söyleyip (onlara göre) takımıma ihanet edecektim
3) ya sessiz kalacaktım kimin sesi daha fazla çıkarsa onun dediği olacaktı

ben bunları düşünürken biri benim sessiz kaldığımı itiraz etmediğimi gördü ve bana koştular rakip takımdan biri sordu " alp sen söyle golmü değil mi?" müthiş bir sessizlik oldu kimse nefes bile almıyordu ve ben arkadaşlarımın gözlerine üzgünüm dercesine bakıp gol değildi dedim... rakip takım omuzumu sıkarak aferin der gibi sırtımı sıvazlayarak gitti takım arkadaşlarım bir bir sırtlarını dönerek gittiler, maça devam ettik, o gün orada o gol olmadığı için değil ama o andan itibaren takım olma olgumuzun bozulmasından dolayı yenildik... çünkü o olaydan sonra o maçta hiç gol atamadık ve çok kolay goller yedik...

dedimya futbol fena halde hayata benzer diyor savaş dinçel ve ekliyor "ne kadar becerikli olursan ol takımın iyi değilse kaybedersin"

o gün mahalleye geri dönerken ağızları bıçak açmıyordu, suratlar bi karış, ben bir suçlu gibi buynum bükük ve üzgün en arkadan geliyordum.. takımın abisi durdu herkez durdu ben durdum ve cezamın kesilmesini beklemeye başladım.takımın abisi " alp sen evliya mısın? ne olurdu sanki bir kere yalan söylesen ölürmüydün" dedi o an anladım ki takım arkadaşlarım gol olmadığını bildikleri halde itiraz etmişlerdi, bu daha acıydı...

ben bu takım olma olgusunun hangi tarafından bakmanın doğru olduğu konusunda tam bir fikre sahip olamadım... yani takımız diye yalnışda olsa takımla beraber mi olmalıyız, yoksa her halukarda takımı dağıtmak pahasına doğruları söylemeli miyiz?

ama ben hep doğruları söylemeye devam ettim...ben takımıma, yalnış yaptığında doğruları gösterek sadece bir kaç maç kaybettirebilirim ama belki bir gün takım olarak sadece doğruları savunmayı öğreniriz...