31 Mart 2008 Pazartesi

f.bahçe yine şampiyonluğa EL attı...


anelka luciano ve nobre gitti
colin KAZIM geldi...

sarı saçlı, mavi gözlü bi çocuk ağlıyor içimde bir yerlerde...


bugünlerde insanlara
sivri bişeyler batırmayı istiyorum,
kanatan bişeyler takılıyor dilimin ucuna,
sonra,
iyi hissetmiyorum tabiki
bu sefer tamir etmeye çalışıyorum,
kırdığım kalpleri,
oda elimden gelmiyor..
bir yanda sivri dilim
bir yanda kırık kalplerle
oturup ağlıyorum

yalan dünyanın insanısın işte...


inanmıyorum artık
senin hiç bir şeyine,

beni sevdiğin varya
o bile yalan...

30 Mart 2008 Pazar

bir şarkı söyle...



bahane...

ben özlemedim ki seni
kedi özledi
çağır onu gelsin diye
bana kedi söyledi

çok severmişsin onu
doyamaz öpermişsin
sarılıp uyurmuşsun
nasıl özlemesin ki seni

o da çok severmiş hani
derdinde yanındaymış
sevincinde o da mutlu
sen özlemedin mi onu

ben istemedim gitmeni
kedi istedi
sonra pişmanım diye
bana kedi söyledi

çok pişmanım diye
bana kendi söyledi

sen bilirsin bu kedi karşılıksız sevdi seni
belki de her kedi gibi biraz bencildi
sen de itiraf et hadi suç biraz da senindi
dayanamıyorum de hadi çok beklemesin bu kedi
dayanamıyorum de hadi çok özlemesin bu kedi


söz AYLİN ATALAY
müzik CANDAN ERÇETİN

erkek erkeğe...


-abi şu kot pantolonu icad edenden allah razı olsun, bayılıyorum kot giymiş kızlara.
-ben çizme giymiş kızlara bayılıyorum, çizme üstüne ten rengi çorap ve mini etek muhteşem bişey,yada kot pantolonun üzerine çizme,hele birde çizme ile aynı renkte palto giymişse offf, hatta çizme üstüne siyah tayt ve mini etekde çok hoş oluyor gelde kafayı çizme...
-abi sen çizme fetişistimisin?
-öyleysem bile kot pantolon fetişisti olmaktan çok farklı değil herhalde
-abi aslında en güzeli kadınların hiç bir şey giymemiş hali, hepsi çıplak dolaşsa sokaklarda.
- heeeee, sen eve git kızkardeşine söyle yarın çıplak çıksın dışarıya modayı başlatsın :)
-ne biçim konuşuyosun lan sen!?
-önce sen başladın
-ben senin bacına mı söyledim o lafı?
-dedinya "bütün kadınlar çıplak gezsin sokakta" diye, haaa işte o bütün kadınların arasında benim bacım ve annem de var ve hatta senin bacın ve anan da var
-ben onları tenzih ederek şeyettim abi...
-allah seni bildiği gibi yapsın ne diyeyim olum dünyadaki her kadının bir abisi babası kocası var sen nasıl kızkardeşine laf ettirmiyorsan onlarada laf ettirmeyecek birileri var senin mantık çok kötü ana bir bacı iki gerisine ..................
de get kötü kötü konuşturma adamın asabını bozma ... sen herkesin kızına öküüüüz gibi bakacaksın sonra senin kızına bakınca kıyameti koparacaksın, yok öyle yağma
-eeee abi öyle deme benim laf ettiğim kızlar aşifte ruhlu kendileri kaşınıyor
-ya seninkide sana çaktırmadan kaş göz ettiyse
-benim bacım yapmaz öyle şey
-yapmasada yaptı derler, zihniyet bu çünkü, kuyruk salladı der herşeyi mübah sayar...
bak bi kayıkcı varmış köprü yapılmadan önce boğazda kayıkla karşıya geçirirmiş herkesi, yalnız kayık iki kişilik, tek tek taşırmış herkesi. bu yüzden kayığına binen her kadın için yolda kayıkcı ile yattı söylentileri dolaşır dururmuş... bir tane kadın bunun aksini ıspatlamak için kayığa binmiş ve demişki bakın karşıya geçecem hemde kayıkcıyla hiç bir münasebete girmeden geçecem... yolda kayıkcı pis pis sırıtmaya başlamış... kadın "ne gülüyorsun be adam demiş"...kayıkcı "derler...derler...yaptı derler...sen bu kayığa bindin ya...yapmasanda yaptı derler :)

29 Mart 2008 Cumartesi

bu kadar uzakta olurdum...


hayat o kadar zor değil
bunu bugün bir sokak çocuğunun gözlerinde gördüm
güzel bahçeli bir ilkokulun penceresinden
dünyaya hayret, hasret,
ve birazda bayat bayram şekeri kederiyle bakan
aklı canbaz,yanağı al,
sesi çilek aroması,
bir çocuk oturuyor gözlerinde...
...
benden nefret ettiğini bilseydim
sırf sen mutlu ol diye SENDEN uzak dururdum...
kaçmana gerek kalmazdı
ben bakmadığın yer olurdum...

3 demeye korktum,
2 dedim yalandı...

28 Mart 2008 Cuma

fıkra gibi mektup adresleri...

asfalt şantiyeyi geç
ilk sokağa gir
50 metre yürü
dön, saray apt. kat 3
selçuk...konya

izmit gebze den gönderilmiş :)

sn. n.n.minibüs şöförü
yeni meram pancar fab.yolu
kendi eline verilmesi rica olunur

ıspartadan gönderilmiş :)

imaret camii arkası sokak
diye bir sokak var büyük çekmecede :)

çok ilginç...

bir ignliiz üvnsertsinede ypalın arşaıtramya gröe. kleimleirn hrfalreiinn hnagi srıdaa yzalıdkılraı ömneli dğeliimş, öemlmi oaln briinci ve snonucnu hrfain yrenide omlsaımyış, ardakai hfraliren srısaı krıaışk oslada ouknyuorumş. çnükü kleimlrei hraf hraf dğeil bir btüün oalark oykuorumşz.

bakın yukardakileri nasılda düzgün okudunuz değil mi?

27 Mart 2008 Perşembe

hayal tamircisi

KENDİME VARIŞ

Masum bakışların en çok çamurda oynadığı yerdeyim,
Hayallerin ise en karanlık ve en utanganç olduğu yerde,
Utanmış ve yüz çevirmiş,karanlık yüzünü göstermiş hayaller,

Buna zaten alışığım ya ben,
zaten hayallerime aşığım ya,
Hayaller...

Hep arkalarından koştum,para üstü unutan müşterinin arkasından koşar gibi,

İşte müşterinin peşinden koşarken aniden bi otobüs girer ya senle onun arasına,

hayAT'tan düşme...

bir şeyler yaşıyoruz
ama çoğu elimizde olmadan...
(ölüm elimizde değil,
zaman elimizde değil,
aşk elimizde değil)
yani kader deyip geçtiğimiz herşey
elimizde değil.
elimizde olmadan akıp geçen şeyler.
hayatımıza yön veren
ama duvara tosladığımızda tutunamadığımız şeyler...
herşeyin ucundan tutacaksın,
sımsıkı sarılırsan
o koptuğunda onunla beraber düşersin
hayAT'ın üzerinden...

25 Mart 2008 Salı

antalyada rüzgarlı bir gün...


ağaçlar;
oyun sonunda seyirciyi selamlayan tiyatro oyuncusu edasıyla eğilip eğilip kalkıyorlar.
rüzgar kimi zaman arkaya doğru yatırdığım saçlarımı bana isyana teşvik edercesine kaldırıyor öne atıyor.
kimi zaman önden esip adım atmamı engelleyecek kadar şiddetleniyor
ve kadınlar;
her fotoğrafın en ilginç renkleri, rüzgarın kışkırttığı eteklerini zaptetmekte oldukça zorlanırken bir yandanda öne düşen uzun saçlarını arkaya atmaya çalışırken güzel bir filmin ortasında savaş sahnesinin estetik uyum figürleri olarak çırpınıp duruyorlar...

antalyada rüzgar deli esiyor dugün...
herşeyi bastırıyor rüzgarın sesi
ve suratıma çarpıyor
rüzgar denen fahişenin nefesi...

bu mektup...(miçoya değil)



herşey suddenly oldu,
yağmur suddenly yağdı,
şimşek suddenly çaktı,
suddenly vurdu gün ışığı yere...
herşey suddenly oldu...

niyeyse orhan velinin çok güzel bi şiirinin hem sözlerini değiştirip hemde ingilizce ile karıştırıp mahvettim mektubuma başlarken... aslında şunu anlatmaya çalışıyordum; hani başımıza kötü bişeyler geldiğinde " kaderimiz böyleymiş" diye suçu kendimizden atıp rahatlarızya aslında durum tam tersidir. çoğumuza orhan velinin "birdenbire" şiiri gibi bir hayat sunulur ve biz o hayatı benim yaptığım gibi değiştirip karıştırıp mahvederiz. bu herkes için geçerli değil bazılarına gerçekten nefes alma şansı bile verilmiyor ama sana verilmiş,bana verilmiş; şu an şu dakka kaç tane çocuk açlıktan ölüyor ve belki şu an şu dakka biri tabancasını ateşledi ve kurşun henüz havada öldüreceği bedene varmak üzere...kimbilir kaç tane insan evladı şu an nerede ve nasıl acılar içinde.ve biz bunların yanında küçücük kalacak eften püften sorunlarımızla mahvediyoruz hayatlarımızı ve şiir gibi hayatımızı bir şarkıya çevirip herkese faydalı hale getirmek yerine, sadece bencil duygularımıza hizmet eden faydasız yararsız yaşanmış harcanmış zaman dilimine çeviriyoruz hayatı...

Her sey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün isigi yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her sey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye basladi duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemis birdenbire oldu.

Birdenbire,
Birdenbire;
Her sey birdenbire oldu.
Kiz birdenbire, oglan birdenbire;
Yollar, kirlar, kediler, insanlar...
Ask birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.

orhan veli kanık...

19 Mart 2008 Çarşamba

susma ! anlat...


güldükçe sen
dünyada güler sana
sevdikçe sen
dünyada sever seni
yandıkça ateşlenir
sustukça sessizleşir
baktıkça güzelleşir...

ne diyosun ulan sayın bush...

g.w. bush:
ırak'ı işgalinin 5. yılında
"savaş yaptığımıza değdi, herşey daha güzel oldu(1 milyondan fazla insan öldü, 8 milyon insan yardıma muhtaç, bi okadar insan göç etmek zorunda kaldı) ve her şey daha güzel oldu diyor sayın bush

12 Mart 2008 Çarşamba

miçoya mektuplar...

kaptan herşeyin farkında,
yani miçosunu kırdığını biliyor.
kaptanıyla karşılaşmamak için msn de çevrimdışı yazıştığınıda biliyor.
kaptan her şeyi biliyor;
ama miçosunun bilmediği şeyler var...
kaptanına kırıldığı şeyin doğru olmadığını bilmiyor.
eğer neye kırıldığını açıkca söyleyecek olsa
boş yere üzülmüş olduğunu göreceğinide bilmiyor.

ve hayatın böyle küçük şeylere üzülecek kadar uzun olmadığınıda bilmiyor.
tıpkı şarkıda söylediği gibi
"sen unut geçmişini ben aklımda tutarım
adamım bu küçük işlere ben bakarım"

bilmiyor
insan konuştukça rahatlar,
bilmiyor
söylenmemiş söz ağırlaşır
bilmiyor
anlattıkça yükü azalır
bilmiyor
yürek naiftir hafif yük taşır...

kaptan bişeyi daha biliyor
miçosunun bütün bunlara "yok kaptan ne kırılması sana niye kırılayım ki staj başladı zamanım yok " diye cevap yazacağını...

ve hatta biliyor; yazacağı cevabı yazdığı için miçosunun hiç bir şey yazmayacağını...
ve hatta bunların üstü kapanana kadar kendini kaptanına daha çok kapatacagınıda...

kaptan her şeyi biliyor;
mailinde anlatmak istediklerini anladı;
mesajı aldı.
miçom bilmediğin çok şey var
ama bilmiyorsun hiç bir şeyi sormadan öğrenemeyeceğini...

kaptan her şeyi biliyor;
yada bi bok bilmiyor
her şeyi bildiğini sanıyor...
ama en azından öğrenmek için daima soruyor
bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp...diyor...

3 Mart 2008 Pazartesi

stefany de gitti


daha bir kaç aylıkken geldi elime 1994 ün ilkbaharıydı.aslında üçü bir yerdeydi ilk kış ikisi dayanamadı zor kış şartlarına ve öldüler ama stefan dayanıklı çıktı tam ondört sene dayandı...stefan diyorum ama geçen sene öğrenmiştim onun stefany olduğunu...

stefany ile benim hayatım çok benziyordu birbirine; sürünüyorduk işte oda bende :)acı çekiyorduk ve sesimiz hiç çıkmıyordu, kalabalığın içinde bile her daim yalnızdık. onun sırtında yeşil kabuğu benim sırtımda yeşil sırt çantam eksik olmadı hiç...bir sorun vardı yine benden yana o sürünmeye uygun yaratılmıştı sürünürdü o yüzden ben niye sürünürdüm ona mana veremedim bir türlü...

stefany öldü
14 yıllık hayatdaşım öldü...

demekki sadece insanlar değil
stefany de beni terk edip gidermiş
bilinmeyenin ardından
bir parçam daha eksildi
eksilerek yaşadığım hayatımdan...

1 Mart 2008 Cumartesi

olmadı paşa başımıza geçirdikleri çuval hala başımızda

dün
abd: harekat kısa sürsün diyor
paşa: kısa sürecek ama 1 günde kısa bir süredir bir yıl da:)

bugün
paşa paşa geri çekiliyoruz kuzey ıraktan

artık bu ülkenin hiç bir kurumuna güvenim kalmadı,
abd ne derse yapacakmıyız bu nasıl bağımsızlık
yok kendi irademizle çıktıysak oradan, bitirmek mi istemiyoruz bu terör belasını,
24 tane şehit verdik bir hiç içinmiydi
240 hain öldürülmüş müş banane
bana bunun hesabını kim verecek...