14 Aralık 2008 Pazar

seni seviyorum demedin...

-Bana hiç “seni seviyorum” demedin
-dedim…
-ben hatırlamıyorum
-geceden, gündüzden, karanlıktan ,yüksekten, yedi başlı ejderden,ileriden geriden , detcalden, inden cinden periden, baban olacak deliden, ölümden…yaşamdan… korkmayan ben; tir tir titriyorum senden… demedim mi beş Dakka önce ben?
-ama bunun içinde “seni seviyorum” cümlesi yok ki.
-nasıl yok? Türküleri bilir misin? Gerçek ozanlar türkü söylerken mutlaka gözlerini kapatarak söylerler çünkü türkü söylenmez türkü yaşanır anlatılır yaşamak için ise gözlerini kapatıp içine girmem gerekir… sen “seni seviyorumu” kelimelerde arama gözlerini kapat ve içime gir…
-cümlenin içine mi?
- gir derine gir… sizin sorununuz ne biliyor musun?yüzeyde istiyorsunuz her şeyi, cepte mesela. Bastırılmış şeyleri seviyorsunuz tost mesela, hızlı tüketmeyi seviyorsunuz fast food mesela, hızlı seviyorsunuz, içinizde büyütmeyi bekleyemiyorsunuz bastırıp ezip servis ediyorsunuz, şıp seviyorsunuz, şıp söylüyorsunuz, şıp bitiriyorsunuz. Bak adam ne diyor bir türküde
Telli turnam sürgün gelir, inci mercan ele karşı.
Elvan elvan kokun gelir, yer oturmuş yele karşı.
- Ne diyor anlamadım ben?
- Diyor ki; yel gelirken yare dokunup ta gelmiş, bundan daha güzel anlatılır mı aşk? Bu adam böyle hissederken çabucak tükenir mi aşk?

joseph ve tavşan fıkrası...

Joseph ile Antalya’da geziniyoruz. Hani bir tablodan dilek çeken tavşanlar vardır ya, işte adamın biri bir tezgah açmış dilek kağıtlarını katlamış, tavşanı da tezgaha oturtmuş, bekliyor. Joseph tezgaha yaklaştı;
- Tavşan kaç para?
( benim koptuğum an)
- Satılık değil birader
- O zaman bu tavşanı buraya neye koydun?
(artık ben iflah olmam dediğim an)
- Gel Allah iyiliğini versin gel, o tavşan dilek çekiyor
- Nerden?
(yeter benim dayanma sınırımı aştığımız an)

alt yazı...

siz hiç öldünüz mü? ben bir kez öldüm... bunu bütün mecazi anlamlarının ötesinde söylüyorum. bu arada aklım buna takıldı birden, neden en çok mecazi anlamı olan şey ölmek acaba? yorgunluktan ölmek, aşktan ölmek,gülmekten ölmek. gerçekte sadece bir kez yaşayabileceğimiz bir şey için ne çok kereler olmuş gibi konuşuruz değil mi...

neyse ben bunları kastetmiyorum belki inanmayacaksınız ama ben gerçekten öldüm. ve dünya ozaman daha yeşil bir yerdi. tıpkı burası gibi.ilk kez geldiğim ama her karışını bildiğim bu yer gibi...


kabuslar evi

12 Aralık 2008 Cuma

bazı erkekler...

Bazı erkekler vardır.
Baktığınızda gördüğünüz sadece bir tomar paradır.Paradan başka bir şeye sahip olamayacak kadar acizdirler o erkekler.Emek vermeyi bilmezler.Paraları kadar sahip olmak isterler herşeye.Paraları yoksa kocaman bir ''hiç'' tirler.
Bazı erkekler vardır.
Hastadır ruhu.Zindan ederler hayatı etraflarına.Koca olamazlar, baba olamazlar, sevgili olamazlar.İlk zamanlar sıcacık sevgi dolu bir erkek sanırsınız.Hiç ummadığınız bir anda karşınıza çıkar canavar.O pençelerin ruhunuzu nasıl ve neden kan içinde bıraktığını anlayamazsınız bile.Kurtulmanı za da izin vermez bazen.Ondan güçlü olmanıza izin vermez.Yoketmek zorundadır.Ruhunuzu öldürür o erkekler.
Bazı erkekler vardır.
Kullanır sizi.Emeğinizi, sevginizi kullanır.Alması nı bilirler sadece.Sevgi veremezler.Hayatı paylaşmazlar. O kadar nazik ve yakışıklıdır ki bile isteye teslim olursunuz.Verdikler iniz tükenince giderler, anlayamazsınız neden terkedildiğinizi.
Bazı erkekler vardır.
Erkektir, babadır, eştir, sevgilidir.Belki zengin değillerdir ama göğsüne sokulduğunuzda dünyanın en mutlu kadını olursunuz.O erkeklerin kendileri hazinedir ve siz ''bilirsiniz' ' bunu.Bakışlarında bütün dünyayı görürsünüz.Ellerini güvenle tutarsınız.Siz hayatısınızdır, bilirsiniz.Ruh eşinizdir, hissedersiniz. Bazı erkekler gerçek bir ''erkek'' tir.
__._,_.___

bazı kadınlar...

Bazı kadınlar vardır. Baktığınızda kaşından gözünden başka şeyler görürsünüz yüzünde. Cinselliklerini çekmişlerdir gözlerine kalem diye. Başkadır bakışları. Hatta tüm halleri.Dişilik değildir , daha başka bir haldir sanki. Buram buram cinsellik kokarlar. Kıyafet değil cinselliklerini giymiş sanırsınız üstlerine. Açık veya kapalı giyinmekle ilgisi yoktur bunun. Dokunamasanız bile bakışlarınız ulaşır bedenlerine. Gezinir rahatlıkla kuytu köşelerinde. Bazı kadınlar salt cinselliklerini verir size.
Bazı kadınlar vardır.
Yoldan geçerken takılır gözleriniz. Dizine yatıp ruhunuzu ellerine bırakasınız gelir. Teninin sıcaklığında erir gidersiniz. Dingindirler, savaşmazlar dünya ile.Gözlerinin içinde bir kadının binbir halini görürsünüz. Erkek olmanın binbir halini de size yaşatırlar. Sıcaktır, şefkatlidir, bağışlayıcıdır, dişidir. Ne giyerlerse giysinler cinsellikleri değildir üzerlerindeki. Kadın olarak vardırlar, cinsellikleri sadece erkeklerine özeldir, size kapalıdır, göremezsiniz. Plajda bikinili bile olsalar ''kapalı'' kadınlardır onlar. Siz ulaşamazsınız kendileri gelmedikçe.Bazı kadınlar ''kadın''dır.
Bazı kadınlar vardır.
Hoyrattır.Acıtı r.Mahveder dokunduğu yeri.Erkeğinin sahip olduklarına önem verir sadece.Ondan aldıklarına bakar, erkeğin kendisi hiç önemli değildir.Bir şey veremeyecek duruma geldiğinde ona sırtını dönmesi kolay olur bu nedenle.Hayatı paylaşmasını bilmez bazı kadınlar.Mal paylaşımını hayatı paylaşmak sanırlar çünkü.
Bazı kadınlar vardır yine.
Hayatın yükünü taşır.Yüzündeki her çizgi ayrı bir hüznü anlatır.Bilmez başka türlüsünü.Eştir, anadır, kadındır birileri için.Kendisi için kocaman bir ''sıfır'' olduğunu dert sahibi olunca görür o kadınlar.
Bazı kadınlar vardır.
Yüzüne bakınca gördüğünüz sadece falanca şirkettir.Okumuş , eğitimli, kariyer sahibi ama erkeksiz kadınlardır.Bakış larında görürsünüz bir erkeğe teslim olmayacakları nı.Hayatları nda bir çocuğun kahkahası olmayacaktır hiçbir zaman.İçlerindeki kadının ümitsiz isyanını da görürsünüz o bakışlard

ezber bozan...

Uzun boylu, iyi giyimli, bakımlı, güzel ve seksi diye tabir ederek tasvir edebileceğim bir kadın bankada sıra beklerken adamın yanına yaklaştı;
-beyefendi sizin banka kartınızı kullanarak sıra alabilir miyim?
-sen karaambar kamyoncular derneğine üyemin?
-şaka mı bu? Tabii ki değilim.
-o zaman önden sıra alaman.
-neden?
-sadece bankamızın mudileri bu imkândan faydalanabilir. Kimsenin hakkını size yedirmem
-kimsenin hakkını yemeyeceğiz ki, sıra alacam sadece
-ne kadar sıradan hale geldi, ne kadar normal oldu değil mi sahtekarlık, hırsızlık. siz hakkınız olmadığı halde benim kartımla önden sıra alacaksınız ve sizden önce sırada bekleyen herkesin beş dakikasını çalacaksınız ve buna normal bişey gözüyle bakacaksınız. Hanımefendi hırsızlık sadece para çalmakla olmuyor…
-vermiyor musun yani sen şu kartı?
-üzgünüm…
kızın yüzünde ki ifadenin tercümesi; çattık yaaa! Ne bu şimdi şaka gibi…hıhh… dünyada doğrucu Davut nesli tükenmek üzeredir o da gelir beni bulur…inanmıyorum yaaa! Şuna bak(baştan ayağa süzerek) kılığına kıyafetine bakan adam sanır insan mı bu nedir o belli değil…
ve dişi doğada ki yeni erkeğine doğru yönelir, bu tür örümcekler çiftleşmeden hemen sonra erkeğini boğarak öldürür, yada hikayeye uyarlarsak kullanır atar tabiri caizdir… erkek hiç tereddüt etmeden banka kartı ile bir sıra alır ve dişisini memnun eder.
Davut ise beklemeye devam ederken, kadının bakışlarını hep üzerinde hisseder, kadın üzerinde ki şaşkınlığı hala atamamış gibi görünmektedir… adamın sırası gelir işlemini yaptırır ve gişeden uzaklaşırken kadın yaklaşır kulağına fısıldayarak;
-beni bekler misin?
-tamam.( 3 dak. Sonra gelir adamın yanına oturur)
-evet… -evet ne? -bekle dedin
-evet… -evet ne?
-Bana bir kahve ısmarlar mısın bir yerde?
(kahve içilebilecek bir yer)
-hep böyle kaba mısın?
-hayır…! Ben kabalık etmedim doğru olanı yaptım.
-diğer adam bana yardım etti ve kimse bişey kaybetmedi kimse şikayetçi değil.
-şimdi değiller zamanı gelince olurlar… bak benim kafamın içinde bir mahkeme var “vijdan 3.asli hukuk mahkemesi” yargılayan da benim yargılanan da ve söyleyeceğim her yalanı biliyorum yani sana yardım etseydim ben cezalandırılırdım kendimi kandıramazdım…
-hımmm… son derece dünya dışı bir manyakla karşı karşıyayım sanırım… benim hikayem de şu; ben güzel bir kadınım…
(Adamdan onay gelmeyince)
-değil mi!... ve bu güne kadar erkeklerden ne istediysem aldım hatta ben istemeden onlar her konuda bana yardımcı oldular.
-sende ki şaşkınlığı anlıyorum ezberin bozuldu… bugüne kadar sözünün altını çizerek söylüyorum bu söylediklerin bugüne kadardı…
-evet ezberim bozuldu ve dağıldım… ama nasıl oluyor, farkın ne senin, uzaydan mı geldin?
-çoğu zaman böyle düşünürüm; eğer uzayda bir yerlerde yaşam varsa beni yanlışlıkla bu dünyaya göndermişler, kendimi hiç bu dünyaya ait hissetmedim…
-Ya diğerleri amaçları neydi?
- hadiii! Yapma… sen biliyorsun ne olduğunu işine geliyor sende oyuna devam ediyorsun.
-ne oyunu?
-o senin her istediğini aldığın erkekler var ya onların yardımlarının karşılığında az veya çok senden hep bi beklentileri vardı
-senin yok mu?
-bilgisayar oyununda iyi oynayan bir üst seviyeye geçer ya bende öyle işte, ben o beklenti seviyesini aştım… benim senden hiçbir beklentim yok…istediğim bişey yok…beklenti seviyesinde hayat bir deli ve bir delikten ibarettir ve o seviyeyi aşamadan game ower olan çok insan vardır…
-bankada değilse bile bu cafede hiç aklından geçmedi mi benimle sevişmek?
- seks mi? Hiç geçmedi… ben hiç seks yapmam… çünkü seks herhangi bir kadınla yada herhangi bir erkekle yapılabilir… ben aşık olmadığım insanla o çok istese bile yapmam ve yapmayı düşüncemden geçirmem… aşık olduğum insanla yaptığım şeyin adı o olamaz olsa olsa ona “aşk yapmak” denir… ve aşk iki bedenin değil iki gönlün ilişkisidir…