31 Aralık 2009 Perşembe

yılbaşı gecesi kimsenin düşünmedikleri...

yılbaşında ağaç süslemek aslında eski bir türk adeti. islamiyetten önceki türklerde güneş tanrı değildi ama kutsaldı 21 aralık gecesi en uzun gece yaşanır ve ondan sonra günler uzamaya başlar yani güneşi daha uzun süre görmeye başlarız ve eski türklerde bu gün yani 22 aralıka denk gelen tarihte meydana bir ağaç dikilirmiş ve altına hediyeler bırakırlarmış, ve dallarını renkli bezlerle süslerlermiş...

16. yüzyıla kadar hristiyanlarda bu ağaç süsleme ve hediye adeti görülmemiş, 16 yy dan sonra ilk önce almanlarda görülmüş , muhtemelen haçlı seferlerinden sonra avrupada bir süre sonra değişime uğramış ve onlar bu olayı isanın doğum günü olarak değiştirmişler. bizede dallara çaput bağlayıp adak adama şeklinde değişime uğramış hali kalmış...

21 aralık gecesi ile ilgili herzaman içimde değişik duygular olurdu mutlaka o gün ya bir şiir yazarım gün dönümüne dair, yada bir kaç satır not düşerim günlüğüme ama bu günün türklerin adeti olduğunu daha bugün öğrendim bence bazı şeyler genlerle aktarılıyor buna bir kez daha inandım...

yeni bişey daha öğrendim
yılbaşında saat tam 24:00 de pasta kesiyorlar hatayda
muhtemelen hz isanın doğum günü pastası:) hoş bişey
mesela bunu hz muhammed için yapmıyor kimse, yani bunu hristiyanların peygamberine yapılıyor bizim peygamberimize yapmıyoruz diye hasetle söylemiyorum. zaten hz isa bizimde peygamberimiz bizim dinimizde bütün peygamberlere inanç esastır. bence hz muhammedin doğum günü ile alakalı çok ilgili olmamamızın sebebi, bazı katı din kuralları ve asıl önemlisi bir türlü neden hala dinimizi hicri takvime göre yaşadığımızı anlamadığım o takvim sistemi ile alakalı her yıl 11 gün geriye giden bir doğum günü anlamsız geliyor, aynı şey diğer dini günler içinde geçerli ay takvimi bilimsel olarak yanlış bi takvim neden miladi takvimle yaşayıp hicri takvimle inanıyoruz bunu anlamıyorum...

herkese iyi seneleer:)))

14 Aralık 2009 Pazartesi

haRRbiden gerçek üstü konuşmalar (f.bahçenin aklanma yılı...)


(2009 10 sezonu f.bahçe ist.b.belediye maçı)
aziz yıldırım;
önce "2000 yılına kadar futbol sahada oynanır sanıyordum sonra öğrendim ve şampiyonluklar geldi" dedi.
sonra 2001 yılı ile ilgili bir teşvik ikide şike olayı ortaya çıktı tv lerde herşeyi itiraf edenler bi şekilde susturuldu, korkutuldu polisde ifadeler değiştirildi. bu olayların üstü kapatıldı ve medya olayın peşini bıraktı. bunlar hep aynı kapıya çıkan soru işaretleri...
fenerbahçenin 100.yılında şampiyon olacağız dedi olabilirdi normaldi ama bu sözden sonra fenerbahçe 100.yılda yaptığı maçlarda hep bi hakem desteği gördü, elle gol attılar verildi, ofsaytt bayrakları fenerin ihtiyacı olduğu anlarda hiç kalkmadı, rakip dişli çıkınca sarı kartlar devreye girdi, hakemler baktıki fenerin gol atacağı yok son dakkalarda penaltı uydurdular, 11 e 11 yenemeyince fenerin rakibini 10 kişi bıraktılar ve bunların hepside yine aynı kapıya çıktı, aynı şeyler beşiktaşın 100. yılındada yaşandı bu sefer herşey beşiktaşın lehineydi...süleyman sebadan sonra beşiktaşta çok kirlendi. beşiktaşlı eski yönetici eski futbolcu sinan engin tv de ahkam kesiyor "ben beşiktaşta şike ile alakalı en ufak bir şeye şahit olmadım, böyle şeylerin olacağına inanmıyorum" derken eski hakem ahmet çakar "peki sinancığım sana beşiktaşın 100.yılı desem" bu soruyla sinan engin kıpkırmızı oluyor ve hemen konuyu değiştiriyor anlıyoruzki bir ara sinan engin ahmet çakara 100. yıl ile ilgili bişeyleri ağzından kaçırmış ahmet çakarda bunu kullanarak sinanı sıkıştırıyor.????? hepsi soru işareti

beşiktaş 100. yılında yaşadığı kirliliği bir seferliğine yaptığını bir sonraki sezon 8 puan öndeyken kaybettiği şampiyonlukla ispat etti yani beşiktaşın 200. yılına kadar şike yapması beklenmiyor

galatasaray ise kendini kendi 100.yılında akladı,eğer bu şike işlerinde bi parmağı olsaydı kendi 100. yılında şampiyon olurdu ki; bir iki maçta bir iki hakem hatası ile bunun gerçek olması hiç zor değildi. galatasaray 100. yılında şampiyon olamayan tek takım...

fenerbahçenin aklanma yılıda bu sene... ve önümüzdeki iki sene daha şampiyon olup olmamasına bağlı. aziz yıldırım üç sene üstüste şampiyon olacağız dedi olmayı hedefliyoruz değil, olacağız dedi ve bu sene başladığından beri hakemler fenere hep destek çıktılar. diğer maçları geçelim, direkt rakipleri bursa, kayseri ve galatasaray maçlarında hakem destekli alındı puanlar bursada alex hakeme omuz attı, mehmet topuz hakem deniz çobanın sarıkart çıkatmasına izin vermedi sarıldı, diğerleride her pozisyonda hakeme saldırdılar. hakem o maçta bir tane kırmızı kart çıkaramadı, galatasaray maçında fenerbahçenin ilk golü ofsaytdı ve penaltı pozisyonunda alex kendini atmıştı ama hakemler bu iki golü verince maçı kazanmak zor olmadı. hakemlerin yerinde bende olsam veriridim golleri çünkü maç başlamadan önce yan hakemin kafası taşla yarıldı üç dikiş atıldı federasyon maçı çıkın dedi bende olsam kafamda üç dikişle veririm o golleri çünkü kafama taş yağmaya başlar ve ben maçı tatil edemem. o maç oynanmamalıydı ama oynandı, kirli oyun oynandı.

istanul b. belediye maçını fb 1-0 kazandı belediyenin üç net gol pozisyonu ofsayt bayrağı ile engellendi ofsayt değildiler, ve belediyenin bir penaltısı verilmedi yani buda belediye zaten topu topu dört pozisyon bulur bunlarıda sen kesersen nasıl kazanacak dimi...

ve son olarak fenerbahçe üç maç üstüste kaybedince aziz yıldırım hakemleri ve federasyonu tv ekranından açık açık tehdit etti ve ilk maç ankara gücü maçı 90. dakika topu içerden çıkarıyor özer hurmacı...açık bir gol ama hakemler golü vermiyor.

veremezler çünkü AZİZ YILDIRIMLA FUTBOL ÇOK KİRLİ...

FENERBAHÇENİN bu yıl aklanma yılı eğer bu sene fenerbahçe şampiyon olamazsa fenerbahçe ve aziz yıldırım benim nazarımda aklanacaklar. yok eğer bu sene şampiyon olurda üç sene üst üste şampiyon olursa bir daha hiç aklanamayacaklar...

işte bazı hakem hataları








bu sezon kasımpaşa galatasaray maçında ali güneş kaleci gibi çıkardı topu hakem görmediğini iddaa etti









ankara gücü beşiktaş maçında tek gol var onuda hakem attı

arifi unutmamak lazım

4 Aralık 2009 Cuma

manyak mıknatısımıyım tanrım:))))


kol saati taşımak zor geliyordu bana, kolumda bir ağırlık hissediyordum, rahatsız oluyordum; ama her saat sorduğum kişinin bana iğrenç espiriler yapması daha bi çekilmez bişey olduğu için kol saati almıştım...:)))

kol saati taşımadığını unutup,recep dayıma ne zaman "saat kaç"diye sorsam; kolunda saat varmış gibi kaldırır bakar ve o iğrenç espirileri yapardı "eti kemik geçiyor"
yada "dünkü bu vakit" veya "bi tane"

yine bir gün samsunda kol saatim yok, saati öğrenmem lazım. belediye binasının önündeyim bir adam geliyor karşıdan, yanındakine bişeyler anlatarak yürüyorlar, gözüme onu kestirdim bir tek onun kolundaki saat görünüyordu aksi takdirde insanlara saat kaç diye değil saatiniz varmı diye bi ön soru sormamız icap ediyordu. adamla aramızda iki adım kala "afedersiniz saatiniz kaç acaba" dedim
adam
hiç yavaşlamadan
kolunu kaldırdı
saatini bir bilek hareketi ile düzeltti
yanımdan geçerken saatine baktı
yanımdan geçti
gitti gitti
kolunu indirdi
ve arkadaşı ile konuşarak uzaklaştı
adama bak yahuuu saati bana söylemedi ya:))))

üstelik samsunu bilenler bilir bir arka sokakta saatane meydanı
kocaman saat kulesi var
git ona bak dimi...:)))
eski tarihi bir saat kulesi vardı o meydanda
hangi akla hizmet bilmem yıktılar o kuleyi, yerine modern bi kule diktiler. eskisinden daha yeni ve güzel görünüyor ama beş altı senelik bi mazisi var oysa eski kule geçmişten kokular getiriyordu bize, bir nevi zamanda yolculuk ediyordunuz saatine baktığınızda sadece bugünün öğleden sonra 2:15 ini göstermiyordu cumhuriyet kurulduğundan beri her öğleden sonra 2:15 i ben gösterdim diye haykırıyordu...

kule hakkıında bilgi...


Abdülhamit tarafından Belçika asıllı Fransız bir mühendise yaptırılan saat kulesi, bulunduğu meydana da adını vermiştir. Önceleri bu meydanın adı Trabzon Vilayet Salnameleri'nde İskele Caddesi ya da Meyve Pazarı olarak geçmekteydi. Saat Kulesi'nin zamanı göstermesi yanında yangın ve gözetleme kulesi gibi işlevleri de vardır.

Saathane Meydanı, Samsun'un tarih kokan mekanlarından biridir. Bu özelliğinin yanında Samsun'da ticaretin kalbi konumundadır. Saathane Meydanı ve çevresindeki tarihi yaşatan sokaklarda esnaf ahalisi yıllardan beridir Samsun'da bulunmaktadır. Balıkçılar, manavlar, kasaplar, baharatçılar,hanlar, hamamlar, toptan ve perakendeciler ve saymakla bitmeyecek türden işle uğraşan esnaf sayesinde Saathane Meydanı Samsun'un en işlek ve uğrak mekanlarından biri olmuştur. Bu ekonomik hareketliliğin yanısıra tarihi yaşatan önemli yapılar da bu çevrede bulunur. Meydana ismini verense bir asrı devirmiş, nice olaylar yaşamış tarihi saat kulesidir:



işte buda yeni yapılan kule... 1933 yılında eski sistem saati değiştirildi, 1944 de depremde ağır hasar gördü restore edildi. 2000 li yıllarda tamamen yıkılıp yenisi yapıldı...

3 Aralık 2009 Perşembe

2011 de anadolu yangın yerine dönecek...


gladyonun Türkiye'deki yöneticilerinden biri "neden hala bölünmedi bu ülke" sorusuna mazeret anlatıyor;

bu ülkeyi bölmek için herşeyi yaptık sağ-sol, alevi-sünni, dinli-dinsiz, Türk-kürt, hatta yabancı kolejlerde okuyan Türk gençlerini kendi ırklarına düşman yetiştirdik olmadı. 80 öncesi sağa da solada silahı biz verdik onlar kimden aldıklarını sormadılar bile onlardan bazılarını kullandık iki tarafada destek verdik, solun bizim işimizi bozacak üç lider adayını biz astırdık, deniz gezmişler bizim oyunumuzu bozacak kadar samimi solculardı... ama yinede olmadı bölemedik...

şimdi bu toprakları küçük devletçikler yaparsak türkiye 100 yılda onlarla uğraşır biz işimize bakarız...

dağdan inenleri şehirlere salıvereceğiz, herkes evinden çıkamaz hale gelecek. şehirler gabar dağına dönecek 2011 de anadolu yangın yerine dönecek...

iki yüzlülük almış başını gidiyor...



akp- habur da mobil mahkeme kurup, dağdan inip "pişman değilim beni liderim gönderdi" diyen pkk lılara " olurmu öyle şey sen pişmansımdır pişmansındır" deyip serbest bırakacaksın; sonra silivride bi mahkeme kurup ergenekon terör örgütüne mensup olduğundan şüphe ettiklerini aylardır hapiste tutacaksın. türkiye yi ne zaman böldünüzde haberimiz olmadı. batıda silivride kanunlar farklı, haburda doğuda farklımı... kanun iki yüzlü olmaz, adalet ikiyüzlü olmaz, hukuk bir ülke içinde her yerde aynıdır; haburda ha silivride, değişmez...

chp-isviçrede cami minarelerinin yasaklanmasına "din ve vijdan özgürlüğüne darbe vurulmuştur" diye tepki verdin. sayın baykal sormazlarmı adama bu ülkede başı kapalı diye üniversitelere giremeyen kızların uğradığı da din ve vijdan özgürlüğü ihlali değilmi sen bir yandan kızlarımız okula gitsin diye kampanya yapacaksın sonra üniversiteye başı kapalı diye almayacaksın...

mhp- sen aponun asılmasına engel olan yasayı çıkartan hükümette olacaksın, o kararnamede imzan olacak sonra başbakanın önüne urgan atacaksın ne duruyorsun assana bu caniyi diye haykıracaksın... nasıl asacak senin imzan ile koruma altına girdi ya...

dsp-merve kavakcının kürsüye çıkmasını engellemek için mecliste elele tutuşup set yapacaksın burası devlete meydan okunacak yer değil diye haykıracaksın; pkk lılar hapisten çıkartılıp dağdan indirilip meclise girince susup oturacaksın...

yargı- 367 şart değil ama bunları durdurmak şart diyeceksin anayasaya aykırı karar alacaksın sonra hak hukuk dağıtıyorum diyeceksin...

iki yüzlüler tarafından yönetildikçe daha başımız beladan kurtulmaz
yahuuuu adamlar neredeyse
bu ülkeyi aşı yaptıranlar ve yaptırmayanlar diye ikiye bölecekler
ve bizde nerdeyse bölüneceğiz beaaa yuh....