28 Temmuz 2011 Perşembe

mevlananın hastasıyız dedeeeee...

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum. Ağladım. Zamanla ış...ıkta yaşamayı öğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi... Ağladım. Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla... Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim... İnsanı öğrendim. Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu... Sonra da her insanin içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim. Sevmeyi öğrendim. Sonra güvenmeyi... Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu, sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim. İnsan tenini öğrendim. Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu... Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim. Evreni öğrendim. Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim. Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek gerektiğini öğrendim. Ekmeği öğrendim. Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini. Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim. Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra... Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana... Gitmeyi öğrendim. Sonra dayanamayıp dönmeyi... Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi... Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta... Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım. Sonra da asıl yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım. Düşünmeyi öğrendim. Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim. Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek olduğunu öğrendim. Namusun önemini öğrendim evde... Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu; gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el sürmemek olduğunu öğrendim. Gerçeği öğrendim bir gün... Ve gerçeğin acı olduğunu... Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da “lezzet” kattığını öğrendim. Her canlının ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim. Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim. Olur ya ... Kalp durur ... Akıl unutur ... Ben dostlarımı ruhumla severim. O ne durur, ne de unutur ...

16 Temmuz 2011 Cumartesi

şike şike baaabaa, aynı aynı yaaaaba...:)

Önce bir şampiyonluk hayal edersin,şampiyonum zanedersin kutlama yaparsın,yanlış anons derler.. HEVESİN KAÇAR! Hakemi satın alırsın,şike yaparsın,futbolcuyu kandırırsın, şampiyonluğu kutlamaya başlarsn, foyan ortaya çıkar.HEVESİN KAÇAR.. Futbolu çok seversn,maç izlemek istersin,Fenevli olduğunu hatırlarsın HEVESİN KAÇAR :) Ezik olmak böyle bişey.. :


Geçen sene Kazım Kazım ile yollarını ayıran Fenerbahçe, Yusuf Yusuf la anlaşmaya vardı :))

FLASH HABER : Fenerbahçe'nin Türkiye kupasini aldigi senelerde karsilastigi takimlarda da inceleme baslatildi. Öte yandan, Fenerbahçe'nin avukati en son Türkiye Kupasi'nin zaten 28 yil önce alindigini söyleyerek davanin zaman asimina ugrayacagini söyledi.

istanbul özel yetkili cumhuriyet başsavcılığınca tutuklama kararı alınan Bilica'nın Aziz Yıldırm ile aynı koğuşta yatmasına izin verilmeyeceği gelen haberler arasında:D
Bilica' nın Beşiktaş maçından da hatırladığınız gibi muhtemelen tünel kazıp kaçması bekleniyor Bu duruma üzülen Aziz Yıldırım tekrar kalp krizi geçirdi :D

" O kadar maç satın aldınız. İnsan gel Guiza sende gol at der" :)) diye sitem edince buca maçında dördüncü golü guizaya ayarlamışlar...


aziz yıldırımın evinde yapılan tüm aramlara da bir coook türkiye kupasına ait fotoraflar ele gecirilmiştir.:)))))))))))))))​

ŞiKE yaz 1907 'ye gönder maç başlamadan skor cebine gelsin.......

şu metrisin önü bir uzun alan....
birtek şikeyi sevdim
gerisi yalan :)))

Şike Şİke babaaaaa, ayni ayni yabaa

Kendim hakkında bir suç duyurusu yazısı!

(16.07.2011)
Bugün yazı yazmak falan değil, yaşamak bile istemiyor canım...

Bugün nefes almak zulüm...

Bugün, gündüz gece benim için zifiri karanlık!

Bugün sıcak donduruyor bedenimi...

Kan değil, öfke dolaşıyor damarlarımda...

Her zaman sağduyuya, kardeşliğe önem veren beynim, bugün bir seri katil!

Sinek bile öldürmeye kıyamayan elim bir makineli tüfek bulsa Azrail kesilecek bugün...

Bugün ben hiç iyi ve hiç normal değilim!

Kendimden korkar haldeyim bugün...


***


13 askeri daha katletti birileri...

Saf bakışlı, iyi ve temiz çocukları...

Ve daha cenazeleri bile kalkmadan düştüğü topraktan...

"Demokratik özerklik" ilan etti birileri, leş kargaları gibi...

Bu ülkenin ana muhalefet partisinin liderine şahin kesilen, ağzından geleni arkasına koymayan Başbakan'dan çıt çıkmıyor bugün...

Matem; sadece 13 askerin kederli ailelerinin evinde, köyünde...

Televizyonlarda göbek atmaya devam ediyor; yağlıboya suratlı kadınlar...

Yılışık adamların çapkınlık hikâyelerinden geçilmiyor; bugün bile...

Hele hele, "İşsizlik, tarihin en düşük noktasına ulaştı" diye pişkin pişkin gülümsemiyor mu spiker...

Dayanamıyorum...

Bugün ben, delirmek üzereyim...

Kendimden korkar haldeyim bugün...


***


Facebook'ta fotoğraflarını kaldırmış yurtsever anneler...

Güzel yüzlerinin yerine, siyah kurdeleler koymuşlar "Şehitler ölmez" diyerek...

Ölüyor anneler, ölüyor ablalar, ölüyor sevgililer...

Sevdikleriniz, oğullarınız, kocalarınız, ağabeyleriniz, yeğenleriniz tek tek ölüyor...

Ve sizin siyah kurdelelerinizle, acılı ailelere bağlanan üç kuruşluk şehit maaşlarından başka hiçbir işaret tanıklık etmiyor bu ölümlere...

Akan kanın kurumasını bile beklemeden, "yeni bir devlet" ilan ediyor birileri; leş kargaları gibi...

Benim hükümetim ise, varlığı bunca yıldır kanıtlanamayan darbe çeteleriyle meşgul hâlâ...

Eli tüfekli, beli bombalı; kararlı ve kalleş caniler, bildikleri gibi devam ediyorlar işlerine...

İşleri bölmek, işleri öldürmek, işleri yuva söndürmek çünkü...

Bir de kardeşlikten söz etmiyor mu içlerinden biri...

Bomba olup düşmek istiyorum tam orta yerlerine...

Bugün ben deliriyorum...

Kendimden korkuyorum bugün...


***


Terör uzmanı yazarlar içeride bugün, terörle savaşa savaşa yaşlanmış subaylar içeride...

Terörist ise "demokratik hakkını" kullanıyor; bir de nazlanıyor "Meclis'e gireyim mi, girmeyeyim mi" diye!

Yakalandığı gün, "Devletin emrindeyim" diye zavallılaşan İmralı'daki çetebaşı; utanmadan devletle pazarlık halinde hâlâ...

Üniformaların rengi hâkî değil artık; kırmızı...

Ölen 20-21 yaşındaki gençlerin kaşları ay, gözbebekleri yıldız bugün...

Ve yer gök bembeyaz...

Çaresiz yüreklerde, asla dinmeyecek derin bir sızı!

"Uzlaşma" arıyor bizi yönetenler...

Hıçkırık boğazımda; kördüğüm olmuş, patlayamıyor...

Nabzım atmıyor, kulaklarımda büyük bir uğultu, gözlerim kör...

Bugün ben bir çılgın, bugün ben bir asi olmak istiyorum...

Yıllardır koruduğum insan sevgisi, şu saatten sonra bir yalan artık...

Bugün ben deliriyorum...

Kendimden korkuyorum bugün...


***


Bu bir suç duyurusu yazısıdır savcı abiler...

Köpekleri salıp, taşları bağlamayı kural sayan bu düzende, "Artık yeter" diyen bir yurttaşın isyan yazısıdır...

Masuma, güçsüze ve iyiye karşı canavarlaşıp; kalleşe, haine, caniye teslim olan devlete sitem yazısıdır!

13 gence ölüm kusanlara, bu ölümler karşısında kuru bir başsağlığı mesajı yayınlayıp hiçbir şey olmamış gibi davrananlara, göbek atmaya, kıvırmaya, sahte pembelikler içinde geberircesine eğlenmeye devam edenlere esef yazısıdır...

Bugün ben bir uçak olmak istiyorum savcı abiler, bugün ben bir tank olup dalmak istiyorum kötülerin tam ortasına...

Karınca bile ezmeyen ben, bugün ölüm olmak istiyorum...

Bugün barış, kardeşlik, hümanistlik; palavra benim için...

Bugün benim adım isyan...

Bugün benim adım öfke...

Bugün benim adım çaresizlik...

Ve çaresiz bir insandan tehlikeli bir şey yoktur bu dünyada...

Bu yazı kendim hakkındaki bir suç duyurusu yazısıdır savcı abiler...

Gereğini yapın... Durdurun beni...

Bugün ben deliriyorum...

Kendimden korkuyorum bugün!

13 Temmuz 2011 Çarşamba

öNEM...

mesaj işte nereden atıtığımın yok bi önemi...
ne yazdığımın bile önemi yokken
lafı bile yapılamaz hatta.
aşkın önemi yok zaman zaman,
benim bi önemim yok kendi nazarımda...

yaşamın,
ölümün,
hatta...

13 temmuz 2011
samsun