19 Kasım 2010 Cuma

kıyamet günleri

Kıyamet Günleri

"Bugün, günlerden mart, aylardan perşembe ve saat 35:18."

Birisinin ölüm fermanını imzalıyor Tanrı,
...Ustalıkla!
Gözlerinde hissizlik diz boyu -ki uzundur bacakları-.
Ne zaman canını alacak olsa herhangi birisinin,
Hep böyle olur.
Bilirim,
Tanrı'nın en kıymetlisi hep ilk gidendir.
Neden diye sorma işte.
Gidiyorsam,
Tanrı'nın elleri üzerimdedir.

"Bugün, günlerden ocak, aylardan cuma ve saat 29:19."

Havada kaskatı bir soğukluk.
Kimisinin nefesini kesiyor rüzgâr,
Kanıyor gök.
Keşkelerini büyütüyor bir anne -ki maşallahları var-.
Ne zaman teselli bulmak istese şans oyunlarına inananlar,
Hep böyle olur.
Biliyorum,
Sen de onlardandın.
Nasıl diye sorma işte,
Sen her şeyi şansa bıraktın,
Biz'i kaybettik.

"Bugün, günlerden kasım, aylardan salı ve saat 41:11."

Bir matem ki sorma...
Herkesin dediğini din'liyor ayetler,
Gökten üç elma düşüyor sonra.
Biri Adem'e, biri Havva'ya, diğeri tohumlarına -ki köküne kibrit suyu hepsinin-.
Ne zaman yasakları delmeye çalışsa bir erkek mahremiyetiyle,
Hep böyle olur.
Bilmelisin,
Kızgın bize tüm evren.
Niçin diye sorma işte,
Zeus bizi kutsarken,
Afrodit can çekişiyor.

"Bugün, günlerden mart, aylardan perşembe ve saat 35:18."

Yine başladığımız yerdeyiz.
Bugünler, kıyamet günleri aslında.
Hem, konuştum ben İsrafil'le,
Söz verdi,
Sen bana dönmeden, üflemeyecek Sûr'a.


19onbir10 | 11:45
MerveCeylan.

Hiç yorum yok: