25 Ağustos 2010 Çarşamba

çiçekci kız, aastayım ona:))))


sana çiçek almayacağım, daha çok beklersin... seni istemeye geldiğimizde bile elimde çiçek olmayacak... sevgililer gününde patates püresinden kalp yapmayacağım hiç...kimselerin olmadığı bir sahilde kısa bacaklı üstü külle kaplanmış bir masanın üzerinde şarap içmeyeceğiz...ben böyle bi adamım beni böyle kabul edersen böyle edeceksin değiştirmeye çalışmayacak benden yapamayacağım şeylerin beklentisi içine girmeyeceksin... belki o mavi iri güzel gözlü çingene kızı yanımıza geldiğinde ondan çiçek alacağım ama çiçek almış olmak için değil onun gözlerinin hatırına...

canlı çiçak alacağım pembe menekşe mesela, almak gerektiği zaman, yada kafama estikçe...duvara asıp kurutmak yerine sulayıp yaşat diye, o yaşadıkça aşkımız yaşasın diye...

ölü çiçek almayacağım sana hiç... çünkü çiçek kültürü erkeklerin sahtekarlık kültürüne dönüştü diye... erkek evlenmeden önce çiçek alıyorsa daha hala kafalayamamıştır kızı...ki sahte kibarlıklar peşindedir hala... kadın evlenmeden önce restaurantta sandalyesini çeken kibar adamın evlendikten sonra nasıl bir hanzoya dönüştüğünün şaşkınlığını atmakta zorlanır başta... evlendikten sonra bir adam çiçek alıyorsa yüzde doksan bir kabahati vardır, vijdan azabı duyduğu... kibar adamdan eser kalmamıştır zira bayram değildir seyran değildir kocam bana neden çiçek aldı der kadın...

kadınlar çiçek sahtekarlıktır bu kadar önem vermeyin, bir çiçeğe kanmayın... biliyorum çok seviyorsunuz çiçeği ozaman çiçek yetiştirin, yada evlilik yıl dönümünüzde çiçek yerine kocanızdan bir fidan isteyin tema vakfına sizin adınıza bağışlasın...

çiçekçiler açmı kalsın, kalmasın tabiki onlarda fidan işine girsinler, hem beni kim takar yahuuu çiçekçilerin ekmeğiyle oynamak kim ben kim beni kim takar... eeee neden yazıyorum bunları: içimde birikenleri dışa vurmak için, bakmayın böyle yazdıklarıma içimden döktüklerim sadece yazdıklarım değil sizin göremediğiniz şeyler var.
yazarken tadilat yapıyorum kendime,
kimi dökülen sıvalarıma alçı çekiyorum
kimi duvarlarıma badana
kimi menteşelerime yağ döküyorum ses çıkarmasın diye
kimi çeşmelerimin contalarını değiştiriyorum
kimi eksik tahtalarımın yerine parçalar koyup çivi ile çakıyorum

kimi çiçekçilere sardırıyorum ama amacım bağcıyıdövmek üzüm yemek değil...


fotoğraf: alparslan ışık

Hiç yorum yok: