Joseph ile Antalya’da geziniyoruz. Hani bir tablodan dilek çeken tavşanlar vardır ya, işte adamın biri bir tezgah açmış dilek kağıtlarını katlamış, tavşanı da tezgaha oturtmuş, bekliyor. Joseph tezgaha yaklaştı;
- Tavşan kaç para?
( benim koptuğum an)
- Satılık değil birader
- O zaman bu tavşanı buraya neye koydun?
(artık ben iflah olmam dediğim an)
- Gel Allah iyiliğini versin gel, o tavşan dilek çekiyor
- Nerden?
(yeter benim dayanma sınırımı aştığımız an)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder