24 Kasım 2008 Pazartesi

ezan sesi...

Amerikan ve özellikle Avrupa filmlerinin içinden çan sesleri eksik olmaz…esas kızla esas oğlan bir duvarın önünde öpüşürken çan sesleri duyulur, kadın yüksek bir binadan şehri seyrederken kilisenin çanları çalar,yada rocky ölümüne dövüşeceği boks maçından önce kilisededir ve papazlar hep mülayim ve iyi kalpli insanlardır…
Bizim sinemamız biraz ateist sinemadır yani din dışıdır dine pek dokunmaz alay eder yada kötü gösterir, filmlerde namaz kılan adamlar gösterir ama ne hikmetse namaz kılan adam kötü karakterdir, imamlar hep sahtekardır, para için dini kullanır ve ezan sesi sadece cenazelerde kullanılır bazen…
Esasında dine değil de tam, İslamiyet’e karşı bi tavır vardı,Hatta Hülya Avşar bir filminde Hıristiyan bir Rum olan Agob efendiye gider ve şu küstah lafı eder “Agob amca lütfen git bizimkilerle konuş film yıldızı olacağım kötü bişey değil ki sen Hıristiyansın bizimkiler gibi geri kafalı değilsin…” yaa bu filmi yabancılar yapsa ayağa kalkarız insan kendi dinine bunu yapar mı?
Şimdi son dönem yönetmenlerde ve onların filmlerinde bu anlayışın değiştiğini görüyorum
Fatih akın, yaşamın kıyısında
Çağan ırmak,
Nuri bilge ceylan ve Osman sınav filmleri ve dizilerin de,
Ezan sesi duyuyorsun şehre bakıldığında, çünkü bizim bütün şehirlerimizde beş vakit duyulur ezan sesi, yıllarca es geçildi bu, ve imam ya da hocalar sahtekar değil akıllı laflar ediyorlar. Polis filminde kuran okuyan bir müezzinin sesi var fonda ve alt yazıda trükçe açıklaması, kurtlar vadisinde herkes şiddetten şikayetçi oysa onca kanın ortasında bir imam Ömer baba var ki; huzur veriyor dinleyen herkese, ney çalıyor ebru yapıyor, hz. Süleyman efendimiz diye lafa başladığında kan duruyor huzur başlıyor…
Bize okullarda, kuran kurslarında,filmlerde başka bir din anlatıyorlardı ve o anlatılanların dışına çıkan o ezberleri bozabilen çok az çocuk vardı şimdi her yerde islamı anlatma şeklimiz değişti ama ne fayda yeni nesil internetin boşluğu anlatan sayfalarından kafasını kaldıramıyor bizim zamanımızda bize anlatsalardı bizim kafamızı bulandıracak internetimiz yoktu. Demek ki şimdi filmleri serbest bırakmalarının sebebi bu nasıl olsa internetle biz oyunu bozmaya devam ederiz diyorlar…
Yani bütün bunlar oyunun bir parçası ve hep söylediğim gibi biz özgür değiliz
İkinci bir kurtuluş savaşı vermemiz gerekiyor...
Ama bu savaş kan akıtılarak olmayacak
Her birey kendi çocuğundan sorumlu olacak
Herkes çocuğunu kendi yetiştirecek
Sadece okula, internete, tv ye, gazteye bırakılmayacak çocuğun eğitimi
En önemli eğitimi kendin vereceksin
Senin eğitiminin üzerine okuldan bilgi ,ilim, sanat ve spor ekleyecek
Tv den internetten mümkün olduğu kadar yararlı sayfalara yönelteceksiniz
Devir değişti be heeeey uzun zamandır…
Artık çocuk doğdu baba oldun anne oldun demek yok
Anne-Baba oldunuz demeleri için daha çok fırın ekmek yemeniz lazım
Son nefesinizi verirken topluma adam gibi çocuklar yetiştirdim diyebilecekseniz
Ozaman baba oldunuz
O zaman anne oldunuz
İkinci bir kurtuluş savaşı böyle başlayacak
Artık Atatürk’ü beklemek yok
Çünkü; ikinci bir Atatürk yok…

Hiç yorum yok: