25 Şubat 2009 Çarşamba

sinema güncel...


ne zaman adam oluruz
"vali" gibi filmler
"recep ivedik" gibi filmlerden
daha çok seyredilince...


ve recep yazıcıoğlu gibi valilerimiz
ve o nitelikte başbakanlarımız olursa
bir yere varırız. ama olmaz,
bir tane olur onuda harcarlar...

aşağıda nihat sırdarın yazısı, sıkılmadan okursanız yinede bi umut var:)))
gönderen zera, umutların solmasın

Sene 1999... Erzincan Öğretmen evi' nin lobisinde oturuyoruz.
Sayın Vali'yi bekliyoruz.
Erzincan'la ilgili bir program çekeceğiz. Ben kentin sorunlarını anlatacağım, Güçlü Mete de doğal güzelliklerini.
Gittiğimiz şehirlerde valiler Güçlü'ye eşlik ediyorlar hep.
'Benim yönettiğim kent şöyle güzel, böyle güzel, bu kadar iyi yönetiyorum işte' demek için...
Ben ise tek başıma geziyorum genelde.
Kapıda bir araba durdu...
Öyle eskort, siren sesleri falan yok.
Önde bir şoför, arkada Recep Yazıcıoğlu...
O kadar...
Polisler yok, elleri telsizli korumalar yok, yollar trafiğe kapatılmamış...
Tek bir araba ve bir şoför...
İndi yanımıza geldi, oturduk sohbet ettik uzun uzun...
Sonra Erzincan kazan biz kepçe gezdik...
Bütün valiler kendilerini övmek için en güzel yerlerini gezdirirken şehirlerinin, Yazıcıoğlu beni kolumdan tutup Erzincan'ın sorunlarının yanına götürdü.
Devlet hastanesi inşaatına devletin lüzumsuz yere trilyonları gömdüğünü yerinde gösterdi...
Devletin valisi...
Bir haftaya yakın beraberdik Erzincan'da...
Yedik, içtik ve dinledik...
Hayran olduk bütün ekip.
Böyle bir adamın vali olmasına hem şaşırdık hem sevindik.
Keşke İstanbul'a vali olsanız dedim, bıyık altından güldü...
'Ben protokol valisi olamam' dedi...
Erzincan valisiyken de bir kaza geçirmiş ama kurtulmuştu, Ankara'dan Denizli'ye dönerken kurtulamadı...
Geçen hafta Vali filminin galasına gitmek için yola çıktım...
Tam Lütfü Kırdar Kongre Merkezi'ne Nişantaşı'ndan döneceğim sırada polis durdurdu...
Arkamdaki tüm yolu tıkadım...
'Memur bey biraz kaydırayım arabayı. Arkamdaki arabalar düz devam edecekler. Onlar geçsin, bakın trafik tıkandı' dedim...
'Bekle' dedi polis arkadaş...
Başladık beklemeye...
Tam 15 dakika...
Akşam trafiğinde hem de...
Nişantaşı felç oldu, kornalar cayır cayır çaldı...
Ama biz bekledik...
Sonra neden beklediğimiz anlaşıldı. Önce bir trafik ekibi, arkasından bir eskort, sonra bir makam aracı, sonra arkasından 2 eskort bir ambulans geçti önümüzden.
TBMM Başkanı Köksal Toptan, Vali filminin galasına gidiyormuş meğerse...
Beyefendi geçtikten sonra biz paryalar için yol açıldı ve galaya yetişebildik...
Film boyunca Recep Yazıcıoğlu'nu canlandıran Vali Faruk Yazıcı karakteri korumasız, eskortsuz gezdi Denizli'de...
Ve bu filmi en önde seyreden 'protokol' hiç istifini bozmadan izledi bu görüntüleri...
Film bitince demeçler verdiler kameralara.
Ardından yine yollar kesildi, yine eskortlar dizildi ve geldikleri gibi gittiler...
Merak ettim acaba izlerken hiç utandılar mı?
Bir valinin normal bir insan gibi olabileceğini, makamının nimetleriyle delirmeyebileceğini görünce acaba içlerinden düşündüler mi?
Ben de böyle olsam dediler mi?
Şimdi TBMM Başkanı açıklama yapar...
'Ben öyle bir talimat vermedim' der...
İyi de hiç mi camdan bakmadınız Köksal Bey?
Trafiğin tam da akşam saatinde İstanbul'da bu kadar açık olması hiç mi kıllandırmadı sizi?
Hiç mi aklınızdan geçmedi 'Recep Yazıcıoğlu'nu halk niye bu kadar seviyor' diye...
Bu arada yeri gelmişken...
Ellerine sağlık Vali filmini çekenlerin...
İçiniz acıyacak film bittiğinde ama gidin ve izleyin mutlaka...
Hem özlediğiniz devlet adamını görün hem de Türkiye üzerine ne oyunlar oynandığını görün...

Hiç yorum yok: