2 Eylül 2007 Pazar

bıyıklarımızı yakmadan anlamıyoruz hayatı...


MUM ALEVİYLE OYNAYAN
KEDİNİN ÖYKÜSÜ

I

Bir mum yanıyordu bir evin bir odasında
O evde bir de kedi vardı.
Geceler indiğinde kendi havasında
Mum yanar, kedi de oynardı.

Mumun yandığı gecelerden birinde
Kedi oyunlarına daldı.
Oyun arayan gözlerinde
Mumun alevi yandı,
Baktı,
Mumun titrek alevinde
Oyuna çağıran bir hava vardı.

Oyunlarını büyüten kedi büyüdü
Kendi türünde çocukcasına,
Döndü dolaştı, yavaş yavaş yürüdü
Geldi mumun yanına, oyuncakcasına.
Bir baktı, bir daha, bir daha baktı
Mumun alevinin dalgalanmasına
Uzandı bir el attı.
Bıyıklarını yaktırmadan anlamayacaktı..


Özdemir Asaf

kuzenim anlatıyor " dayı olduğumda kendi dayımı aradım ve özür diledim dedim ki; dayım, ben yeğenimi herşeyden çok seviyorum eğer sende beni bu kadar seviyorsan ben çok ayıp etmişim, senin sevgine layık bir yeğen olamamışım dedim özür diledim"

bende dayı oldum sayılır ve bende özür diliyorum dayılarımdan...

galiba baba olmadan babamızı, anne olmadan annemizi, amca olmadan amcamızı anlayamayacağız,oysa yaşlı olmadan yaşlıları anlamalıyız, hepimiz çocuk olduk ama çocukları bile anlamıyoruz, genel bir anlayışsızlık var bizde, kimse kimseyi anlamıyor...

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Good blog, like kirai's one!

Besos from Spain :)