19 Eylül 2007 Çarşamba

mıhlama tarifi...




yerde oturuyordu, belki bir kasanın üzerine ilişmişti, başını karadenizli kadınlara özgü bir biçimde bağlamış, bordo beyz renklerin hakim olduğu peştamalini omuzlarına şal gibi almıştı. yüzündeki çizgiler önündeki mısırlarınkinden daha derin ve daha manalı idi; yüzü güneşten iyice kararmıştı. önünde dört çuval mısır vardı. mısırlar soyulmuş ayıklanmıştı; yalan dolan yoktu, kiloya fazla girsin yok, ezikler kabuğun altında kalsın yok, herşey ortada. sonra gözgöze geldik gülümsedik yüzünde huzur vardı,
" senin kendi tohumlarından mı bu mısırlar" dedim
" ya neeee" dedi
"o amerikan tohumuyla yetiştirilenleri sevmiyorum ben"
" ben de" dedi
güçlüydü onca yaşına rağmen, çuvalları kendi getirmiş pazara. anadolunun üreten kadını son nefesine kadar toprağı işleyecek, yaşamı ellerindeydi elleri hep toprakta.

amerika kıtasının dünyaya armağınıdır mısır.uzak kültürlerin sevdasıdır. meksikada "tortilla" dır karadenizde "koliva"... asteklerle mayaların "tortillası" (mayasız yassı mısır ekmeği) kilometrelerce uzakta karadenizde hala en sevilen ekmek türü. mısır yeni kıtanın (latin amerika) ve eski kıtanın horontepenlerinin ortak sevdasıdır...

tabiki mıhlama ve mısır ekmeği direkt mısırcı teyzeden alınan mısırdn olmuyor. önce mısır iplere asılıp kurutuluyor ve sonra değirmende öğütülüyor un haline getiriliyor.

bırakalım msırın tarihinide,
gelelim biz mıhlamanın tarifine;
mısır unu tamam, şimdi hakiki tereyağına geldi sıra. şimdilerde içine patates püresi katıyorlar. eskiden annem tereyağını kendi yapardı, şimdilerde herşeyi hazır alıyoruz
içine ne katıldığını bilmeden. sadece onu mu reçeli, turşuyu, pekmezi, konserveyive salçayı da kendimiz yapardık. hiç unutmam sonbaharda kasa kasa domates alırdık birileri taşır birileri yıkar, birileri dörde böler, birileri kıyma makinesinde kıyar,birileri ilistir denen metal elekten geçirir, çekirdekleri ayrılır, özel çuvallara konur süzülmesi için bırakılır.tüm bunlar olurken yorulanlar değişir, acıkanlar domates ekmek yerdi, herkes pürneşe çalışırdı. bu tip şeylerdi bizi birarada tutan şimdi o birlik beraberlikte kalmadı.
haaaa salça mı? çuvallardan çıkarılır sini denilen büyük tepsilere konur tuzlanır ve güneşte bir kaç gün kurutulur ve salça elde edilmiş olur. haaa bu arada mıhlamanın içinde salça yok karıştırmayın şimdiye kadar mısır unu ve tereyağı dedik.
üçüncü malzeme peynir, karadenize özgü bir peynir telveren peyniri ama aramayın onuda zor bulursunuz bu aralar onun yerine eriyip uzayabilen kaşar gibi bir şeyler kullanın.

yapılışı; bol tereyağını eritip içine mısır unu ilave ediyorsunuz bir süre kavrulduktan sonra içine ılık su katıyorsunuz birazda tuz ,peyniri içine atıp karıştırıyorsunuz sonunda biraz daha tereyağı eritip üzerine döküyorsunuz. en son geçen ağustos samsun'da halamda kahvaltıda yedim
nefisdi
afiyet olsun

benim yemek tarifimde böyle olur işte

1 yorum:

tapcudi dedi ki...

Kuzen, sen ihtara bu kadar az kalmışken yazı yazarsan böyle olur tabi.Az kalsın orucuda bozuyormuşsun.Afiyet olsun.