1 Mart 2010 Pazartesi

tevazu...

Bir adam, kötü yoldan para kazanıp bununla kendisine bir inek alır.
Neden sonra, yaptıklarından pişman olur ve hiç olmazsa iyi bir şey yapmış
olmak için bunu, o zamanlar aynı zamanda aşevi işlevi görmekte olan bir
dergaha bağışlamak ister.

Adam Hacı Bektaş-ı Veli'nin dergâhına gider. Durumu Hacı Bektaş-ı
Veli'ye anlatır ve o ' helal değildir' diyerek bu kurbanı geri çevirir.
Bunun üzerine adam Mevlevi dergâhına gider ve aynı durumu Mevlana'ya
anlatır. Mevlana ise bu kurbanı kabul eder. Adam aynı şeyi Hacı Bektaş-i
Veli'ye de anlattığını ama onun bunu kabul etmemiş olduğunu söyler ve
Mevlana'ya bunun sebebini sorar. Mevlana şöyle der:

- Biz bir karga isek Hacı Bektaş-ı Veli bir şahin gibidir. Öyle her
leşe konmaz. O yüzden senin bu hediyeni biz kabul ederiz ama o kabul
etmeyebilir.
Adam üşenmez kalkar Hacı Bektaş dergâhı'na gider ve ona, Mevlana'nın
kurbanı kabul ettiğini söyleyip bunun sebebini bir de Hacı Bektaş-ı Veli'ye
sorar. O da şöyle der:

- Bizim gönlümüz bir su birikintisi ise Mevlana'nın gönlü okyanus
gibidir. Bu yüzden, bir damlayla bizim gönlümüz kirlenebilir ama onun engin
gönlü kirlenmez. Bu sebepten dolayı o senin hediyeni kabul etmiştir.


Böylesi tevazu ve incelikle, birbirlerini yermek yerine
yüceltebilmeyi becerebilen insanlar olmamız dileğiyle...

Hiç yorum yok: