11 Ekim 2007 Perşembe

içimizdeki aç köpekler...


Yaşlı kızılderili reisi kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyorlardı. Köpeklerden biri beyaz, biri siyahtı ve oniki yaşındaki çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyorlardı. Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekti bunlar. Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli gözükürken niye ötekinin de olduğunu, hem niye renklerinin illa da siyah ve beyaz olduğunu anlamak istiyordu artık. O merakla sordu dedesine. Yaşlı reis, bilgece bir gülümsemeyle torununun sırtını sıvazladı. "Onlar" dedi, "benim için iki simgedir evlat." "Neyin simgesi" diye sordu çocuk. "Iyilik ile kötülüğün simgesi. Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe ben hep bunu düşünürüm. Onun için yanımda tutarım onları." Çocuk, sözün burasında, mücadele varsa, kazananı da olmalı diye düşündü ve her çocuğa has bitmeyen sorulara bir yenisini ekledi. "Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?" Bilge reis, derin bir gülümsemeyle baktı torununa "Hangisi mi?

Ben hangisini daha iyi beslersem ..."

2 yorum:

arzu tülek dedi ki...

çok iyi yaaa " ben hangisini daha iyi beslersem" kaptan kızıldrililer gerçekten böyle bilge insanlarmıymış, yoksa böyle hikayeleri uydurup uydurup kızılderili hikayesi diyemi yutturuyorlar...

efendinizm dedi ki...

arzu bilmiyorum gerçekten, kızılderililer söylemiş yada vikingler söylemiş ne farkeder romalılar yada çinliler söylese o laf doğru bi laf olmayacakmı, önemli olan kimin söylediği değil, ne anlattığıdır, güzel bir şeyler anlatıyorsa boşver kimin söylediğine takılma... ne kadar bilirsen bil anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır. şimdi bunu kim söylemiş bilmem ama doğru sölemiş be kızım...