16 Ocak 2010 Cumartesi

harbiden gerçek üstü konuşmalar11 (ayrılıkta takılıp kalmak)


Alp:
kuzen vallaha bende teyzemin yanaklarından öptüm özdeyiş gibi sözü için:)))ikinci olarak dedemin eski ozanlar gibi belli konularda laf gelince doğaçlama olarak şiir tadında laflar ettiğini biliyorum, ama yazılı şiirleri varmı? ben bilmiyorum hep sözlü ve anlık sanırım...

gelelim aşka; aşkı yaşamadan önce daha derin duygularla yazıyorum ve yaşıyorum, aşkı yaşarken hiç yazamadığımda oluyor. Derler ya leyla ile mecnun bir araya gelseydi bu kadar büyük aşk olmazdı,yada ferhat şirinle yada romeo julietle. aşk yaşanamadıkça büyüyor, yaşandıkça tükeniyor galiba yada yerini başka şeyler dolduruyor...

tüm fiiler aşkın içinde olmalı, herşey dahil olmalı aşka, ama bu sadece şiirlerde dile geliyor. yaşadık bitti diyor adam... nasıl diyor şarkıda; aşk hiç bitermi? aşk duyduğun insanla yolların ayrılabilir ama aşk hiç bitermi? kalır bir nefeste bir ağaç kovuğunda aşk hiç bitermi? kalır...

futboluda aşk ile sevmenin adına fanatizm diyorlar, şiddete yönelen taraftarlığada. bu ikisini ayırmak lazım şiddete yöneldiğinde teyzemin dediği gibi yobaz bir oyun oluyor. ama aşk ile yapılan her şey daha güzel olur...futbolun kendisinde değilse bile bir yan ögesinde aşk varsa futbol da ozaman daha güzel oluyor. benim en güzel oynadığım maç belkide aşık olduğum kızın seyrettiği maçtı. yada çalıştığım şirketin takımıydı sevdiğim arkadaşlarımla aynı takımda olduğum maçtı,sevdiğim bir yere bir isme ait olduğum maçtı, yada üzerimde sevdiğim renkler varken oynadığım maçtı,
futbolu aşk ile sevmek taraftarıda güzelleştirir şiddetten de uzaklaştırır tribünleri...

asıl mevzulara gelelim şimdi: "tanrıya erememek" veya "mevlanaya erememek" bunlar birer seçimdir. senin seçimin. ben yada bi başkası bu konuda ne desek sana işlemez, biliyorum ben, bu senin kendi iç savaşın, ben o iç savaşı çok hararetli yaşadım kuzen ve inançsızlara hayranım şuan, inançsız olmak müthiş bi cesaret yani cehennem korkusu olmadan ahlak sahibi olmak, çalmamak, kırmamak, insan olmak, böyle insanlar tanıdım çok yakından, öte yandan cennet mükafatı için samimi olmayan ibadetler gördüm, bende bi ara inançlarımı sorgularken inançsızlaştım ve çok zorlandım hayattan koptum, şimdi en sıkıştığımda Allaha sığınıp rahatlıyorum ya o duygu olmadan yaşamak ne kadar zordu...işte o da benim iç savaşımdı ve kendime göre bazı sorularıma ilahi cevaplar geldi ve huzuru buldum, senin içinde huzur diliyorum kuzen sadece huzur ama bunu sen kendin bulacaksın, seni kimsenin etkileyemeyeceğini ben çok iyi biliyorum benide etkileyemediler çünkü... benim iç savaşımda bitmiş değil haaa hafif şiddette çatışmalar devam ediyor hala...

iki kişilik konuşma: bazen sen tek kelimesini bile eksik yada fazla söylemeden anlatırsın ama anlattıkların karşındakinin anladığı kadardır yada anlamak istediği kadardır. özellikle kadınlar bizi anlamamak için dizayn edilmişler. bazen seksen sene küserler niye küstüklerini söylemezler. içindekileri anlatamamak, bu benide çok üzer karşımdakine anlatmak istediklerimi anlatamamak. herkes başka şeyler anlar kimseye derdimi anlatamam. hani derlerya derdimi anlatacak kadar ingilizce biliyorum , bu çok komik gelir bana, ben anadilimde derdimi anlatamazken iki kelime ingilizceyle derdini anlatıyormuş adam...:))) yahu ingilizce böyle bir dilmi bölüm bölüm, derdini anlatacak kadar ingilizce, aç kalmayacak kadar ingilizce, işimi görecek kadar ingilizce:) kuzen ben beş dil biliyorum hemde üçü ingilizce :))))

herkesi güldürürken kimse o sözlerin altında yatanı, anlatmak istediklerimi göremez yaralarımı göremezler, bi palyaço gibi hissederim o anlarda kendimi, makyajımın altında yüzümdeki hüznü kimse görmez...
boşuna anlatıyorumdur bazen bende uzaklaşırım yazmaktan, ama hiç yıldıramazlar beni doğru bildiğimi anlatmaktan...

her akşam güneşle beraber batar
içime,
gün boyu söyleyemediklerim…
alp

susmak yok yola devam
susmak yok
çocuk olup “kral çıplak” demeye devam...
.................

Çağlar Şahin:
dedemin yazılı bir şiiri var bende kuzen. hahibe onun resmini çizmiş oda arkasına bir şeyler karalamış. bulup okucam sana bu şiiri.
aşk yaşamak için aşk yaşanmamalı be kuzenim. bir keresinde bir kız, buz gibi bir veda anında, karşılıklı gözlerimizde yaşlar varken sordu.
-şimdi ne yapmayı düşünüyorsun?
*Neyi düşünerek yaptım ki. ayrılık anında yapacaklarımı düşüneyim.
*seni düşünüp mü sevdim.
*seninle bir tesadüf tanışmak için çabaladım sanki.
*seni kaybetmeyi düşündüm ve tasarladım mı sanki
*içimdeki yangına kibriti ben mi çaktım sanki.şidmi ayrılınca ne yapacağımı düşüneyim. bilmiyorum ama içki içmek istiyorum, kendimden geçmek istiyorum. kendimi unutmak istiyorum. sensizliğe yaşamamak için bu zamanı yaşatmayan şeyler istiyorum. belki o bir boşulktur. bir aradır belki. ansızın dönersin. bilmiyorum.

işte böle yaşamadığım herşey aşk oluyor kuzen. ama aşkı yaşadığımız ama ayrılık dediklerimiz aşk olmuyor.

07.10.2004

Çok uzun zaman sonra yeniden SEN’i hiç yaşamak istemezken, sebepsiz ve nedensiz, ayaklarım beni sana doğru götürüyor. Fakat karşılaşamadık, ne acı, yolunun üstünde beklemek, SEN’i uzaktan dahi olsa görebilmek pahasına beklemek ne kadar güzelse, SEN’i bulamamaksa boğazıma düğümlenmiş bir acı söz gibi. Görünen o ki
SEN’i görebilmemin tek yolu var oda bir tesadüfe bağlı. Belki bugün, belki zamanın yitikliği altında ezilip, kirlendikten çok sonra. Belkide hiçbir zaman yada öyle bir zamanki SEN ve ben birbirimizi tanımayacak kadar çok yaşlanıp, birbirimizi anlayacak kadar çok üzüldükten çok sonra....

işte ayrılık kuzen. "işte tamda orası" (hep orda aklım)

ben inancsızım kuzen. ister ataist de, ister daist de, ben tagrutum diyorum. tanrıdan başka kural koyucu olduğuna inanan demek.
tüm kuralları ben koyarım kuzen. iyiyi yanlışı ben seçerim ancak. ve korkularım tanrı korkusu değil. sadece kendi vicdanımdan korkuyorum. anneme hala bir dua okumadım. biliyorum bana kızıyordun kesin ama. ne yapalım demekki böyle olması gerekiyor.

iki kişilik konuşmada iki tarafta birbirini anlamış durumda fakat şartlar gereği sonuç değişmeyecek. ama sonuc bu suskunluk. susuyorum kuzen. feryat figan susuyorum. avazım çıkıtğınca susuyorum kuızen. hayatın ta kendisine inat gibi susuyorum. biraz da Aziz NESİN'e özendim susuyorum.

Güneş altında söylenmedik söz yokmuş
Bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğim
Ne gündüz ne de gece yokmuş söylenmemiş söz
bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde
hiçbir biçim kalmamış dünyada denenmedik
bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde
duyuyorsun değilmi sevgilim sessizliğim nasıl hakırıyor
sevgisini konuşarak anlatan çok var
ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde..

hatalar ve eksikler ve hatta fazlalar varsa özür. aklımda kaldığınca. hepte google mahkum değiliz ya. tas tama google olcana. hatalı da olsa hafızamın ürünü olsun :)

Hiç yorum yok: