8 Ocak 2010 Cuma

hastane günlüğünden...

hastaneler yaşamla ölüm arasında duran, gitmek üzere olanların elinden tutup geri gelmelerini sağlayan,yada gidecekelrin ardından son el sallamalar hazırlanan insanların toplandığı toplama kampı gibi yerlerdir.yürürken etrafımda gördüğüm suretlerde yazılı olan duaları,düşleri,umutları,çaresizlikleri görüyordum,umudun eteklerine tutunmaya çalışan yalvaran gözler, hüzzam makamında melodiler kulağımda... ve hüzünlü anları anlatan, olabildiğince kısa tutulmaya çalışıldığı her halinden belli cümleler...

giderken bıraktığı son mektubu ... ile başlıyordu, mektubun sonunda "ya hüzünlü bir virgülü olacağım bu aşkın yada acımasız üç noktası... demişti.

7 saat sonra doktorun söylediği ilk kelimelerle,veda etmişti çocukluğum bana "maalesef kaybettik"

bir yarım sigara
bir yarım mektup
ve bitmemiş hatıralar
eski bir resimde hala duruyorlar
kapanmış bir defter
kapanmış yaralar
hala dinmemiş acılar
göğsüme sıkışmış bir yarım nefes gibi yıllar.

hüzünlü bir virgüle dönüşemedi aşk
gerisini senin düşüneceğin
acımasız üç noktada son buldu herşey
çocukluğumun ayağına
aşk takıldı
büyüdüm
benimle büyüdü herşey...

Hiç yorum yok: