17 Ocak 2010 Pazar

harbiden gerçek üstü konuşmalar12 (aşk ve ayrılık)




alp:
targutluk ne demek bilmiyorum kuzen, bildiğim bi tağut kelimesi var; allah'a isyan eden ve insanları isyana davet eden. allah'ın hükmünü tanımayarak, büyüklük taslayan. manasında... tanrıdan başka kural koyucu olduğuna inanmak, bir nevi kendi kendimin tanrısıyım mı demek, tanrı var ama kuralları ben koyarım mı demek?
teyzeme bir dua okumak meselesine gelince bazı şeyler kendi inancına göre ters olsa da sevdiğin insanın inancına uygun olduğu için yapılabilir, bir dua senin inandıklarına zarar vermez, ama belkide annenin ruhuna ulaşır senden bi ses...
bunu söylüyorum ama ben inançlı bi insan olsam da içimde hala hafif şiddette çatışmalar devam ediyor , ben kuranın mezarlık kitabı olmadığına inanıyorum, kuran veya herhangi bir kutsal kitap ölüler için değildir. yaşayanlara yol göstermek için vardır… mehmet akifin onlarca dizesi var dini yanlış yaşadığımızı anlatan, kuranın mezarlık kitabı haline geldiğini anlatan...sanki yaşayanlar okuyup anlamaya çalışıyorda... neyse ben de burda kesiyorum bu konuyu

dedemin şiirini bulup banada gönderirsen gerçekten çok mutlu olurum kuzen...

aşka gelelim :) tabi ki aşk yaşamak için aşk yaşanmaz kuzen, ben önceki yazımda bu manaya gelen bi laf mı ettim bilmiyorum, ettiysem sürç-i lisandır...

ve şu ahhhh dedirten ayrılık meselesi; ayrılık...neresinden bakarsan bak can yakar... zaten düşünemezsin o an, belki konuşamazsında sen yine bi ton laf edebilmişsin, bazen tek laf edersin yada bazen tek laf bile edemezsin...

"ben gidiyorum" dedi
bir şey diyemedim, bir kaç damla yaş cevap olup aktı gözümden.
"seni çok özleyecem" dedi
yine bişey diyemedim, boğazımda bir şey düğümlendi yutkunamadım
" bir şey söylemeyecek misin ?" dedi
çok manasızdı o durumda ama "gitme" dedim...

avazım çıktığı kadar susmak benim çok yakından bildiğim bişey...

ayrıldık
en bayağısından
bir kesir çizgisi ile...


elif su: ben biraz geriden takip ediyorum ama şu senin sorduğun
bin kıtalık şiirden sonra veya o kadar çok sevdikten sonra 5 evlilik meselesinde söyleyecek sözüm var:)

hayatta öyle değilmidir zaten içimizde bir mükemmel yaratıyoruz...sonrada onu araryıp duruyoruz...hatta onu ararken amacımızdan bile şaşıyoruz...mesela size bir tepsi içinde çeşit çeşit bardaklarla çay ikram etsem
(ama unutma bardak sayısı bizim sayımızdan fazla. yani tercih hakkımız çok diyebiliriz)dedim yah çeşit çeşit bardak cam olanı var porseleni var plastiği falan
sen hangisini alırdın? tabikide içlerinden en güzel duranını en alımlısını onu seçerdin işte ama burda amaç neydi? çay içip biraz sohbet etmek değilmiydi? demek istediğim...biz bardaklara odaklanıp çayın tadını almıyoruz onun içinde her bardağa ayrı ayrı bağlanıp seviyoruz ve sonra bir diğeri bir diğeri taki amacımızın çayın tadını almak olduğunu hatırlayana kadar bunu sadece aşk için demiyorum...aşk iş hedef
kısacası hayatın ta kendisi için konuşuyorum


alp:o kadını o kadar sevmişki...öyle bir aşkı bi daha bulurmuyum diye
beş kere evlenmiş...bulamadıkça evlenmiş... işte aradığım cevap bu verdiğim gol pasını çağlar ıskaladı ama sen çok güzel bi vole vurdun gelişine:)))ancak hep gol atmakla olmaz elifim arada gol pasını sende vereceksin bizde belki tabutta rövaşata vuracağız...yani dar alanda kısa paslaşmalar güzelde, birde araya dikine toplar atmak o toplara çapraz koşular yapmak lazım:)))) bunlardan senin ve bütün kadınların hiç bir şey anlamadığını sanıyorum:)))umarım yanılıyorumdur...

Hiç yorum yok: