16 Nisan 2010 Cuma

alpin günlükleri

Bloguma yazdığım yazıları sanki kimse okumayacakmış gibi yazıyorum sonra bana geri dönüşü olduğunda bir anlık bi telaş düşüyor içime sanki günlüğümü biri okumuş gibi bi telaş…

Sonra yazdıklarımı tekrar kontrolden geçiriyorum ama değiştirmiyorum yazdıklarımı. İnternette yazmaya başlamadan önce günlük tutuyordum ama öyle seyir defteri gibi bişey değil.

Çocukken:
“Oğlum günlük bugün mehmetin bilyelerinin hepsini üttüm”
Ergenlikte:
“kanki ne haber bugün ayşegülü gördüm çoooook güzeldiiiiii yaaaaa!”
Üniversitede:
“lan günlük napıyon , bak iki dakka dinle sana bişey anlatcam seyahat finalinden kaldım lan uzadı okul…”

Gibi şeyler yazmıyordum… içimden şehirlerarası bir otobüs gibi geçenleri anlatıyordum sonra kalırsa sayfanın boş kısmına güne dair notlar düşüyordum… internet icat edilince blog açtım kendime ve oraya yazmaya başladım işte blogda ne yazıyorsam onlara benzer şeyler yazıyordum günlüklerimede…

Yani tabiî ki halka açık olunca bazen isimleri bazen markaları bazen kimlikleri sakladığım oluyor ama anlattıklarım değişmiyor, düşüncelerim zamanla değişiyor yazdıklarımda…

Hiç yorum yok: