27 Nisan 2010 Salı

Sahnenin perdesi




Hayat sonsuza yolculuksa ki öyledir,
Ömür; hayatın bize ayrılan zaman dilimidir…
Der Ataol behramoğlu

Biz her şeyi bedenimiz için yapıyoruz. Her zevk beden için. Ruhumuz için bir şey yaptığımız yok. Gençlik sırları, gençlik hevesleri, gençlik özlemleri peşinde koşarken ruhumuzu unutuyoruz…

maya harabelerine araştır-
maya giden bir grup araştırmacıya rehberlik eden keşişler bir ara mola verirler. “zamanımız az neden durduk” diye soran araştırmacılara verdikleri cevap çok manidardır “ ruhumuzu bekliyoruz… çok hızlı yükseldik ruhumuz geride kaldı gelsinler devam ederiz”
biz de hayatı hızlı yaşıyoruz. Arada bir durup ruhumuzu beklememiz lazım…

sağlıklı beslenme, spor, meditasyon, taşlar,enerjiler, burçlar yıldızlar hepsi aslında beden için; beden içindeki beyin için… oysa dengelemek lazım. Ruh beden birlikteliğini sağlamak lazım…

ruhun ihtiyacı olan şey ise gerçekler… insan gerçeği aramıyor… gerçeği görmezlikten geliyor… gerçekten kaçıyor…
insan gerçeği arar mı?
Bir yerde okumuştum “insan gerçeği aramaz, çünkü insan gerçeği sevmez…” diyor.
“gerçek işten eve erken gelen adam için gardırobun içindedir. Bakarsa hayatı değişir, bakmazsa bilmediği şeylerle mutlu yaşamaya devam eder” ve yazının sonunda “ ben o dolabın kapağını mutlaka açarım” diyor…

Bana göre ise; dolabın kapağını açmak hiç sorun değil yanibende mutlaka açarım ceketimi asmak için buna mecburum zaten))) ama asıl sebep dolabın içinden çıkacak her şeye hazırlıklı olmamdır. Evet hayatım değişir başka bir yörüngesi olur o saatten sonra bu normaldir asıl gerçeklerde bunlar değildir…

“İçinden gelen sestir belki doğrusu… Herkesin içindeki ne söylüyorsa artık… Doğru odur! Herkesin doğrusu kendine aittir tamamen, içsel… Hatta çoğu dışarı bile çıkamaz, çoğu söylenemeyecek kadar doğrudur belki…”

Peki, gerçek midir?

Benim merak ettiğim Asıl gerçek; bir sahne olarak düşündüğümüz bu hayatın perdeleri açıldığında kime selam vereceğimizdir…

24 nisan 2010

Hiç yorum yok: